Seni Seviyorum | Tarık Tufan

preview_player
Показать описание
Seni seviyorum! Hastane koridorlarında yürürken başını yerden kaldırmamanı seviyorum. Ürkek adımlarla dolaşmanı, her an başına bir kötülük gelecekmişçesine tedirginlikle yürüyüşlerini, iki kızın dışında arkadaş edinmemeni seviyorum. Ablana olan saflık derecesindeki bağlılığını, abilerine şefkat mesabesindeki düşkünlüğünü seviyorum. Kendi ayaklarının üzerinde kaldığında düşme korkunu, erkeğinin sana sahip çıkması gerekliliğine ilişkin düşüncelerini, derslerin bittiğinde kantine takılmayışını, annenle babana hayatın boyunca yalan söylemeye cesaret edemeyişini, ya da aklına bile gelmemesini seviyorum.

Seni seviyorum! Çantanda gezdirdiğin islami kitapların üzerini gazete kağıtlarıyla kaplamanı, bir kapatıcı dışında hayat boyu makyaj değmemiş yüzünün çocuksuluğunu, notlarını koyduğun dosyayı göğsüne bastırıp taşımanı, kendi diktirdiğin önlükle dolaşmanı, hızlı hızlı konuşmanı, politikadan anlamayışını, malayani sayıp kötü müzik dinlemeyişini seviyorum. Yemekhanede, erkeklerle yan yana yememek için uzun uzun oturacak müsait masa aramanı seviyorum. Politik ve edebi toplantılardan hiçbirinden haberdar olmayışını, evinin ve okulunun ve birkaç yakın tanıdığının oturduğu semtler dışında etrafı bilmemeni, arkadaşınla bazen alışverişe çıktığında yanından ayrılmamaya özen göstermeni, ani bir gürültüde kuş gibi irkilmeni seviyorum ben. Memleketteki anaanneni telefonla aradığında yüzünde beliren sahici gülümsemeyi, sevinci, heyecanı seviyorum ve akrabalarına olan düşkünlüğünü... Erkek arkadaşlarından söz etmeye başlayan arkadaşlarının yanında, utanıp konuyu değiştirmeni, tavsiyelerde bulunmanı ve sonra içten içe ilgi duymanı seviyorum. Sonra da hemen yüzünün kızarmasını, evet yüzünün çok çabuk kızarmasını seviyorum. Sık sık başörtü düzeltmeni, kimseye sözünü etmediğin hayallerini, uçmak ve dünyayı kurtarmaya dair hayallerini, her gece yatmadan tekrar be tekrar aklından geçirmeni seviyorum.

Seni seviyorum! Çocukça hayallerini, hayallerindeki dünyayı kurtarma arzunu, bir bebek saflığıyla gördüğün güvercinleri ve tavukları kovalamanı seviyorum. Kaldırım taşları üstünde yürürken çizgilerine basmamak için sekerek yürümeni, tatlı bir heyecanla gülümsemelerini ve bazen de içli içli durup düşünmelerini seviyorum. Ciddi bir ortamda aniden gelen gülme hissini, saf ve duru kalbinde her telden insana yer verişini, ayakları üzerinde dimdik durabilen ama aynı zamanda bazen dayanacak bir duvar arayan hissedişlerini seviyorum. Ve aniden öfkelenişlerini, bir volkancasına patlayıp hemen arkasından ufak bir su birikintisi gibi azalan sinirlenişlerini, dingin bir göletten hırçın bir okyanusa dönüşen kızgınlıklarını seviyorum. Ben senin arka fonda gelen garip seslerle okuduğun hummalı şiirlerini, ölüyü bile diriltecek duruluktaki sesinin tınısını, yanımda olduğunda edep ve iffetle yarım arşın uzakta duruşunu, her halinde izzet ve rikkatle hareket edişini, gülerken gizlediğin tebessümünü ve devirdiğin, benden kaçırdığın gözlerini seviyorum. Her gelişinde giydiğin farklı baş örtülerini, desenlerinden ve renklerinden çıkardığım manalara bir anlam veremeyişini, beni benden daha iyi anlayıp yavaşlamam için kitaplar hediye edişlerini seviyorum. Moralim bozulduğunda beni güldürmeye çalışmanı, ciddi konulara girdiğimde çocukça hareketler yapmanı, yasaklı kelimelerden bahsedince minik bir telaşla beni susturmanı ve hemen konuyu değiştirip lalettayin bahsedişlerini seviyorum. İçindeki uslanmaz çocuğa söz geçiremeyişini, tatlı yemeğe gittiğimizde garsona aç olduğunu ağzından kaçırmanı ve bir saat boyunca buna gülmeni, her yemeğin arkasından yarım saat geçmeden bir daha acıkmanı seviyorum. Fikirlerin uğruna kavga edişlerini, ideallerin ve hedeflerin için vazgeçişlerini, yeri geldiğinde baş kaldırışlarını yeri geldiğinde dingin razı oluşlarını, bir peluş oyuncağa verdiğin değeri, arkadaşlarını yarı yolda bırakmayışını, dünyayı kucaklayacak kadar sevgi dolu yüreğini seviyorum.

Seni seviyorum ve bunu böyle söylemek garip hissettiriyor. Çünkü bir insanın hayatı boyunca tek bir kişiye layemut bir muhabbetle bağlanacağını söyleyenler olurdu da, ben, bunun bana da bir gün olacağına asla inanmazdım. Bir pervanenin çok uzak bir yerlerden, bir Temmuz sıcağında nazik kanatlarıyla usulca süzülüp, yirmi yedi yıllık bir alevin tam ortasına konacağını, nereden bilebilirdim ki? Ve pervane şu an o çeyrek asırlık alevin tam göğsünün ortasında, aklının ucunda değil beyninin içinde, damarlarında ve kanında, yüreğinde, yüreğinin ta içinde bir yerlerde.. Ve alev bekliyor, pervanenin de alevi kabullenmesini, sonsuzluğun şarkısını onunla beraber söylemesini bekliyor.. Ve mahşer günü yeniden dirilen kemiklerin çıtırtılarına dek alev, sadece o pervaneyi bekleyecek.. Kanatlarının kadife bir pelerin edasıyla ürkek ve titrek zarafetine, ömrünün sonuna dek kuvvetli bir pazu gibi sapasağlam, dirençli bir iman tahtasıyla her saniye can verircesine bir heyecanla, korku ve ümit arasında bir yerde gidip gelerek, bekleyecek, alev sonsuza dek sadece o pervaneyi sevecek…
Рекомендации по теме