The Platform - Film İncelemesi | Dini Göndermeler ve Analizler

preview_player
Показать описание
Geçtiğimiz hafta netflix'te yayınlanan The Platform filmine hem bir film analizi hem de içerisinde barındırdığı dini göndermelere bir inceleme hazırladım. İyi seyirler.

--
--
Рекомендации по теме
Комментарии
Автор

+Alt kattakiler ile konuşma
-Neden ?
+Çünkü altımızdalar
-Peki ya üst kattakiler ?
+Cevap vermezler
-Neden ?
+Çünkü üstümüzdeler...

Hayatı anlatan bir film...

kinyas
Автор

"İnsanlar dünyanın onlara izin verdiği ölçüde iyidirler. İşler çığrından çıktığında sözde medeni bu insanlar birbirini yiyecek."
-Dark Knight 2008

emrekaygsz
Автор

üSt kattakiler zor onları ikna edemem.
-neden ?
Çünkü yukarıya doğru sıçamam

turan
Автор

Filmde verilen mesaj mükemmel, insanların yapması gereken tek şey girerken vermiş oldukları en favori yemeklerini tüketmek ve bunu yaparken de diğer insanların besinlerine zarar vermemek, kendi payımız dışında istif yapmamak. Film insanın empati yoksunluğunu derin bir şekilde işlemiş. Dünyayı hapisaneye çeviren bizleriz

dogucanguler
Автор

Aynı bizim okuldaki kermes gibi önce dokuzlar iniyor bize bir şey kalmıyor

Zehra.cck.
Автор

Herkesin favori yemeğinin menüde olduğunu nerden biliyorsun? Eskiden çalışan kadının söylediği için. O kadın herkesden favori yemeğini sormuş ve menüye ekletmişti. Ama hatırlarsanız kadın burda 200 kat var olduğunu sanıyordu. Yani kadın sadece 400 kişinin favori yemeğini sormuş ve menüye ekletmişti. Geriye kalan katlardakıların favori yemeği sorulmamıştı, o yüzden film biraz daha derinleşiyor, herkes bu benim yemeğim deyip sadece kendi yemeğini alsa bile aşağıdakılara yemek yetmeyecekti. Kendi yemeğini bile paylaşması gerekiyordu. Yani gerçek hayatda insanların kötülük yapmamasının yeterli olmadığı, herkesin yaşaması için fedakarlıklar yapılması gerektiğini vurguluyor.

varrionschannel
Автор

Anlatmak istediği kısaca;
1-Öncelikle filmdeki dikey hapishaneyi ilahi bir sistem olarak düşünebiliriz. En üstte gördüğümüz aşçı, aslında yaratıcıyı temsil ediyor. Açık renkli kıyafetleri ve bin bir titizlikle sofrayı hazırlayan hizmetkarları ise melekler. Yemekler çok iyi bir şekilde hazırlanıyor ve kullara sunuluyor. Kulların paylaşmayı bilmesi isteniyor, buna teşvik ediliyor fakat onlar açgözlülükleri nedeniyle kendilerinden alttaki insanları asla düşünmüyorlar. Halbuki kısa bir süre sonra onların da alt katlara düşme ihtimalleri var fakat bunu görmezden geliyorlar. Aşçının, içinde saç bulduğu için hizmetkarlarını azarladığı tatlıyı hatırlıyor musunuz? İşte o tatlı bir kutsal kitabı temsil ediyor. Adamlarımızın hücrelerin birinde rast geldiği bilge kişi de peygamber olarak nitelendiriliyor. Peygamber, Mesih ve yardımcısına, yukarıdan gönderilen tatlının bir mesaj olduğunu ve bunu insanlara diyalog yoluyla anlatmaları gerektiğini söylüyor. Adamımızla aynı odadaki köpekli kadın ise, cennetten düşen bir meleği tasvir ediyor. Filmi bu tema ile düşünürseniz, tüm parçaların yerlerine oturduğunu göreceksiniz.



Film, dünya düzenine karşı onlarca mesaj barındırıyor. En yukarıda yemeği hazırlayan aşçı ve yardımcıları devletler olarak tasvir edilmiş. Devletler, en iyi en leziz yiyecekleri hazırlayıp halkına sunuyor, fakat zenginler tarafından bu yiyeceğin %80'i silip süpürülüyor. Kendilerinden alttaki kesimi hiç düşünmeyen zenginler, birden kendilerinin de alt kesime düşeceğini bildikleri halde anın tadını çıkarmayı tercih ediyorlar. Bıçaklı amcamızın alt kattakilerin yiyeceğine idrarını yapması gibi yoksulluktan zenginliğe yükselen biri hemen kendinden alttaki kesimi ezmeye başlıyor. Bu da günümüz dünyası ile çok tanıdık. En alttakilere sıyrılmış tabaklardan başka bir şey kalmıyor. Bu sistem hiç son bulmuyor, çünkü en alt kattaki kişiler, zengin olduklarında asla en alttakileri düşünmüyorlar. Ha bu arada en alt kattaki küçük çocuk nasıl hayatta kaldı? diye düşünüyorsanız da, annesi ona her gün yemek indirebilmek için insanları öldürmek zorunda kalıyordu. Bu da tüm kargaşanın içinde, bir annenin çocuğunun karnını doyurabilmek için günümüz dünyasında verdiği amansız mücadeleyi gösteriyor.
.
.
.

2-Film dini öğretiler üzerinden dünya düzenini betimliyor. nietszche'nin "tanri öldü" sözünü yüceltmek icin doğrudan, olduğu gibi yorumladığını düşünüyorum.
tanrı bu yaşam düzenini kurdu (deliği), yasak elmayi yiyip ceza olarak bu düzene yollanan -yani doğuştan günahkar olan- tüm insanoğlu için yaşam alanı bu yüzden hapishane olarak belirlenmiş olabilir. onlara sayısız nimetler verdi, öyle kusursuz kaynaklar sundu ki yemeğin içinden çıkan tek bir kıla dahi tahamül edilmedi. ama sonra tanrı öldü. ve insanlarin durumunu takip etmeyi birakti. bu düzen bu sekilde islemeye, delik sürekli ona verilen gorevi yapmaya devam etti ancak islerin çığrından çıktığı gözlemlenmeden. bence platform bu yüzden mekanizmasiz asagi iniyor, tanridan geldiği için.

delikte dünyada da olduğu gibi kapitalizm hakim çünkü insanın doğasında benmerkezcil olmak var. üst kattakiler geçen ay alt katta açlıktan ölmek üzere olduğunu hemen unutuyor ve tıka basa yemeye başlıyor çünkü güçle birlikte gelen umursamazlık alt kattakiler için bir sempati veya acıma uyandırmıyor.

goreng deliğe bir diploma almak için ödemesi gereken bedeli ödemek amaciyla gonullu olarak geliyor. yani günahkar değil. kendisine filmin ilerleyen noktalarında sürekli mesih atıfı yapılıyor ama zaten bu adam isa. düzenin icine girerken yanına almayı seçtiği eşya kitap. yani incil. hem de ben incilim diye bağıran bir incil, don kişot.

katlardaki adalet sisteminin ezber bir sistem olmasi yine tanri öldü diyor. mekanizma otomatik ayarlanmış, bir parça ekmek dahi alamıyorsun çünkü başkasının lokmasını almak çalmaktır ama doğrudan o insani parçalayıp yerken seni kimse izlemiyor ve evin cehenneme dönüşüp seni cezalandirmiyor.
bu cehennem meselesinden bahsetmişken, alt katlara indikçe yüzü yanık insanlar vardı. bu da yine üst katlarda sürekli gözümüze sokulan aç gözlülük olabilir. yemeğe devam etmek uğruna diri diri yanmak. diri diri yanmaya rağmen başkasının hakkını yemeye devam etmek, ıslah olmamak.

eski çalışan gönüllü kadin da 25 yildir hizmet ettiği kurum hakkinda bilgi sahibi değil. her dindar gibi yalnızca bildirilenleri bilmiş, anlatılanları dinlemiş ve mutlak bir inanci var bu yere karşı. entrylerde hakkında melek falan denmiş, bence biraz da araf'ı temsil ediyor o katta. olan biteni sorguluyor ama mekana dair sorulan sorulara da çok kesin cevaplar veriyor: "200 kat var, 16 yaşından küçük kimse yok, yonetim bu konuda cok titiz."
bu yüzden iyi bir mürid olup vicdanını temiz tutuyor. sisteme inancı tam olduğu için 400 kişiye yetecek yemeği eşit dağıtmaya çalışıyor ve iyi kalmaya uğraşıyor. ancak 202.kata düşünce araftan çıkıyor ve anlıyor ki 25 yıldır insanlari nasıl bir yanılgıya yolladığından biraz da kendisi sorumlu. yalnız çarkı döndürecek kadar, bilmesi gerektiği kadar bildirilmiş ona her şey. inancını kaybediyor, bir özür olarak bedenini yiyecek olarak sunuyor ve kendini asıyor.
alt kattakileri ancak "yemekleri eşit paylaştırmazsanız her bir pirinç tanesine bulaştırana kadar yemeğinizin içine sıçarım" şeklinde ikna edebilmek de yine cehennem olgusuna selam çakıyor. ucunda ceza olduğu için iyilik yapmayı kabul ediyorlar, tıpkı toplumumuzda var olan cehenneme gitme korkusu yüzünden düzgün davranan insanlar gibi. iyi insanlar değiller ama kötülük de yapamıyorlar çünkü yanmak istemiyorlar.

baharat, halatla yukari çıkıp hapisten kurtulma peşinde ama bu da işlemiyor çünkü dünya düzeninde kurtuluş varsa bunun bir kestirme yolu yok.

baharat ve goreng bu sistemin çarkını kırmak için 333.katta şeytanlarla savasiyorlar ve bu isa'nin müridini kaybetmesine ve kendini feda etmek için yeterince yaralanmasına sebep oluyor.
burada mesaj puding değil, küçük kız. neden küçük kız? 16 yaşından küçükler giremez, sistem bu konuda çok katı. çünkü küçük çocuklar günahsız ve melektir. dünyanın/deliğin adaletsizliğini, acımasızlığını, vahşetini hak etmezler. dünyada yaşanan da tam olarak bu, her yıl milyonlarca çocuğun açlıktan kırılarak ölmesine bir atıf olduğunu düşünüyorum. ama bunu görecek kimse yok, çünkü tanrı öldü ve küçük kız orada kaldı. bu yüzden kendisi bir şeylerin dünyada/delikte ters gittiğini göstermek için iyi bir mesaj. bilge adam da küçük kızın en altta kaldığını biliyordu ve pudingle karnını doyurup onu yukari göndermeyi en baştan düşündü bence. filmin en başında vurgulanan "yediğin şeysin" mesajı gibi (ben artik senin bir parçanım çünkü içindeyim). mesajı ye ve mesaj ol.

puding; insanoğlunun kurtuluş için kestiği kurban, adadığı adak, ettiği dua. bunu bir melekle tanrıya yolluyorlar ve bir şeylerin değişmesini umuyorlar. bekleyiş içindeler, kendilerini bunun için feda ettiler. ulaştı mı, ulaşmadı mı, cevap var mı, yok mu belli değil. film burada bitiyor.
sessizlik oluyor.

çünkü tanrı öldü.

GaSamove
Автор

Beni en çok etkileyen bölüm, filmin sonunda Goreng'in kız hakkında ben mesajın taşıyıcısıyım (I'm her bearer.) dedikten sonra kendisine "Mesajın bir taşıyıcıya ihtiyacı yok." denilmesiydi. Bu şekilde dinin ruhbanlığa, devrimin holiganlığa evrimine müthiş bir tokat atılmıştı. Bana kalırsa verilmek istenen mesajın temelini bu fikir oluşturuyordu, geri kalan her türlü eleştiri metaforu senin de söylediğin gibi daha önce de yapılmış ve sistemin bilinen zalimliğinden bahsediyordu.

Mutalaat
Автор

“İnsanı açlık değil, alışmış olduğu tokluk öldürür.”
İbn-i Haldun

Ben bu filmi izlediğimde cidden çok etkilendim
Dünde sokağa çıkma yasağı ilan edildikten sonra sanki açlıktan ölğceklermiş gibi yağmalama olması kavgalar çıkması da bana bunu tekrar tekrar düşündürüyor. Akıllanacakmıyız acaba?

adenguns
Автор

+tanrıya inanır mısın?
- inanırım!
+ peki Hangi tanrıya inanırsın?
-eşi benzeri olmayan muhteşem tanrıya!
+ duydun mu? Bizimle aynı tanrıya inanıyormuş!

Filmin en sağlam sahnelerinden biriydi.

nazgishi
Автор

Deliğe girerken en sevdikleri yemeğin ne olduğu sorulup yemek listeye ekleniyor yani herkeze en az 1 tabak yemek düşüyor çünkü en sevdiğiniz yemek neyse her gün menü de bulunuyor aslında benim anladığım kadarıyla en sevdiğiniz yemek neyse onu alırsanız ısınma veya soğuma olayı olmayacak fakat başka bi yemek yanınıza aldığınızda listeye başkası için eklenmiş yemeği almış başkasının hakkını çalmış oluyosunuz çünkü en alt katta puding katta kalmasına rağmen ısınma veya ısınma olmuyo.

ilkerk.
Автор

"eğer herkes ihtiyacı kadarını alsaydı bu yemek herkese yeterdi." dünyayı özetleyen söz

ardvdredd
Автор

Peki çocukla birlikte niye yukarıya çıkmadı karanlığa gitti orda da ince mesaj var
2. Adamın elmayı yanına alması odanın sıcak olması ilk günaha işaret ettiği bariz
Ama anlayanlar için felaket bir film

murattas
Автор

Daha derin bir inceleme olabilirdi, özellikle göndermelerin nereye ve ne sebeple yapıldığına dair. Filmin metoforları direkt yüzüne çarpmasından ve kazıp çıkartacak bilgilerin çok yüzeyde olmasından dolayı video filmin özeti gibi olmuş .

asn
Автор

bence çocuğun annesi çocuğu aramıyordu çocuğa yemek ulaştırmak icin gorengin filmin sonunda yaptığı seyi filmin basından beri yapmaya çalışıyordu bu sayede çocuk en alt katta hayatta kalmayı başardı ( bence )

ramazanulusahan
Автор

Bir yıldır mitloji serine başlıcam ama kendime seni izleyecek zaman ayıramıyorum ve bu beni üzüyo. Seviliyorsun...

mr.nobodoy
Автор

Keşke 333. kattayken platformun üstüne sıçsaydı Goreng, platform en üst kata çıktıgında "yukarıya sıçma"yı layığıyla başarmış olurdu.

NormalBirrİnsan
Автор

"Belli ki" bu film bize bir mesaj vermek istiyor.

yunusadguzel
Автор

Filmde hayata dokunan o kadar derin replikler var ki ..

haticekumru
Автор

Filmin tüm repliklerini tekrar anlattığın için teşekkürler.

Berker.k
visit shbcf.ru