'FUTBOL DEĞİL LİYAKAT' | En Gerçek Sorun!

preview_player
Показать описание
#akademiklink #liyakat #gündem
Türkiye'nin en önemli sorunu: Liyakat! Torpil ve liyakat sorunu içimize ne kadar işlemiş farkında olmamakla birlikte; konu aslında siyaset üstü. Ve bu videoda seni, beni, bizi, hepimizi ne kadar ilgilendirdiğini örneklerle anlatıyoruz! Gerçekleri duymaya hazırsanız, başlayalım! 💥


🔸 Instagram ve Twitterda da farklı içeriklerimiz ile sizleri bekliyoruz:


Рекомендации по теме
Комментарии
Автор

Ülkemizde ne yazık ki çoğu alanda torpil olmadan işleriniz yolunda gitmeyebilir ama sıkı durun size bomba bir haberim var Akademiklink discord sunucumuzda torpile ihtiyaç duymadan giriş yapabilirsiniz. ÜSTELİK KATILIM ÜCRETİ ÖDEMEDEN

star.scorpion
Автор

Türkiye'ye yıllar sonra geri dönüp itibarlı bir yerde çalışmaya başladığımda inanılmaz sayıda insanın bana çok 'cici' davranmasını anlamamıştım. Uyduruyorum, yurtdışında telefonumda 10 kişinin numarası varsa, Türkiye'de 100 kişinin telefonu vardı. Sonra tabii anladım - 'tanıdık' olayı. Çalıştığım yer ve sektörü söyleyip de bu insanlar bana cici davranıyorlarmış, ve beni çaya, yemeğe davet ediyorlarmış. İnsanlar birbirlerine 'bir gün işime yarayabilirsin' diye bakıyorlar, ne kadar acı.

CuteCatsofIstanbul
Автор

İlkokuldan beri dolu dolu elimden kitap düşmeyen başarılı eğitim hayatımın sonunda (malesef ki fakirliğin dibini yaşayarak/üzerine öğrenciliğim boyunca normal çerçevesi altında olmayan işlerde çalışmam yer yer işe bile almak istemeyişleri)

Mezun olduğum bölümün çok yaygın olmayışı sebebiyle özel bir üniversitede okumayı seçmem (tam burslu)

Ancak kendi üniversitemde iş bulanların hepsinin tanıdık ile iş buluşu ancak benim işsiz kalışım

Bizim yapacağımız işler için bu bölümün 2 yıllık okuyanlarının işe alınıp 4 yıllık okuyan bizlerin işsiz kalışı

Üstüne çevremdekilerin bana çikolata fabrikasında veya kuruyemişçide çalışma baskısı yapması (bunları benim için mükemmel fırsatlar olarak görmeleri)

Üstüne 2 yıl üniversite okuyan 20 li yaşlardaki adamlar takır takır maaş alırken ben bu kadar emek verdim bu kadar mücadele edip Mühendis oldum nerde benim haklarım diye kafayı yiyişim

Sonuç her dışarı çıktığımda ben niye bu kadar 'CAHİL, LİYAKATSİZ ve BOMBOŞ insanların arasında kaldım diye diye içimdeki sessiz isyanlarım

Yok ülkede sistem baştan aşağı doğru biz yanlışız

Çünkü bu ülke kendini geliştirmeyen CAHİL insanını seviyor

Üzgünüm ama nefret ve öfke doluyum ve hakkımı helal etmiyorum

kozmosunsırrı
Автор

Liyakat problemlerine değindiğiniz videolarınız benim daha çok ilgimi çekiyor hocam! Emeği geçen herkesin emeklerine sağlık!

cemalsenel
Автор

Hocam bu önemli konuyu sık sık hatırlattıgınız için teşekkür ederiz. Fakat duyan veya duymak isteyen yok gibi

Ogrenci-tpum
Автор

2018 yılında taşerondan kadroya
yaklaşık 850 bin işçi geçirildi. Mülakatlara (!) tabi olarak kadroya alınan bu sürekli işçi arkadaşlarımız
için 04.12.2017 tarihinden önce taşeronda çalışma şartı konulmuştu. Netice olarak gerçekten de
ücretlerini alamayan bu sürekli işçi arkadaşlarımız adına oldukça sevinmiştik. Yardımcı hizmetler
sınıfına alınmak yerine, yeni bir kadro türü ihdas edilmiş ve 4/D’li olmuşlardı.

Kadroya alındıktan hemen sonra işçi bir arkadaşımıza, 2 yıl sonra bir memur ile aynı maaşı
alacaksınız dediğimde, bana inanmamış, “olur mu öyle şey, biz maaşımızı zamanında alalım da” demişti.
Dediğim olmuş 2 sene sonra, devlet memuru ile aynı maaşı almaya başlamışlardı. Zaman sürekli işçiler
lehine ilerliyor ve olanlara inanamıyorlardı. Hatta başka bir işçi arkadaşımız, “ben bundan hiçbir şey
anlamadım, devletin en güçlü olduğu zamanda, paramızı alamıyorduk. Ekonomi kötüye gittikçe, bizim
maaşlar iyileşiyor.”

Kurumumuzda 2. toplu iş sözleşmesi yakın zamanda yapıldı. Artık olanlar karşısında sadece
sürekli işçi arkadaşlarımızın değil, tüm personelin de nutku tutuluyordu. Çünkü temizlik ve güvenlik
personelinin maaşları haziran ayı itibariyle ilaveler dahil edildiğinde 26.000-29.000 Tl’ye, temmuz
zammı ile birlikte 32.000-35.000 TL’ye çıkacağı ifade edilmişti.
Temmuz ayında 20.000 TL alan bir yönetici maaşına %50 zam almış olsa dahi, bir sürekli işçi
kadar maaş alamayacaktı.
Söz konusu durumu yıllardır CİMER üzerinden yazarak, ilgili kurumları uyarmaya çalışmıştım.
İdareciler mahiyeti altında çalışanlardan borç talep edecek hale gelecekler diye ifade etmiştim. Her ne
kadar dışa yansıtılmasa bile işçilerin gözünde idareciler haline acınacak bir duruma düşecektir,
demiştim.

Artık zaman bugünlerin yaşanmasına gebe…

Peki şimdi neredeyiz!

Birçok akademisyen ve memur, yasak olmasına rağmen ek iş arayışında…

Birçok sürekli işçi ise ev, araba, karavan alma veya yenileme arayışında…

Birçok akademisyen doktorasını bırakmış durumda veya bırakmak üzere…

Birçok uzman, denetmen vb. kolay yetişmeyen nitelikli kadrolar yabancı ülkeler arayışında…

Peki şimdi kimler ne düşünüyor!

Akademisyenler bir kütüphane oluşturmak için harçlıksız kalmaya göze alıp harcadıkları zamanı
ve paraları düşünüyor.

Memur olmak için birçok sınavdan geçerek başarılı olanlar, kendilerinden fazla para alan üç
harfli marketlerde çalışan kasiyerleri düşünüyor.

Kamu kurum ve kuruluşlarında bunca liyakatsizliğe rağmen adil yöneticilik yapmak isteyenler,
referanslarından baskı yedikleri için iş yaptıramadıkları sürekli işçileri düşünüyor.

Milyonların altına imza atan memurlar, kendilerine çay getiren işçilerin kendilerinden neden
fazla maaş aldıklarını düşünüyor…

Onca şey var yazılacak elbette. Ancak yazılanların okunmayacağı kaygısıyla bir anı ile bitirmek
isterim…

Bir il başkanı, bir kamu kurumunu ziyaret eder, il müdürü nezaketen kendisine eşlik etmek
üzere yanına gider, o sırada il başkanı partisinin ilçe teşkilatında görev yapan bir sürekli işçiyi görür ve
il müdürüne derki, “Müdürüm siz zahmet etmeyin, biz başkanım ile kurumu şöyle bir gezelim.”

Bir referansla iş, makam sahibi olmaktan ar edenler son sessiz çığlıkları ile
feryat ediyor… Sanırım artık bu tükenmişlik, onulmaz bir kanser oluşturacak…

bezm-ifasil
Автор

Hocam bu çektiğiniz videolar elbette kıymetli ancak arada torpil nasıl elde edilir gibi videolarla da bize daha fazla katkı sağlayabilirsiniz

been
Автор

Özellikle liyakatın gelmesini istemeyen önemli bir kesim var, bu sistemin sürmesini devam etmesini isteyen de bu kesim. Liyakat üzerine sistem oturursa sağladıkları kazançlar kaybolacak ve bir daha elde edemeyecekler, ama olan sistem devam ederse ulaşamayacakları makamlara veya mesleklere ulaşmaya devam edecekler. Bakkal gibi üniversite açılması, barajın kalkması ve kontenjanların yükselmesinin temelinde de eğitmi ve bilgiyi değersizleştirmek haliyle liyakat mefhumunu ortadan kaldırmak, amiyane bir tabirle kendini yırtsa da ulaşamayacağı mesleğe bu sayede ulaşmış oluyor, bir de torpille işe giriyor daha da vahimi diplomasına sahip ama bilgisine sahip olmadığı mesleğin akademisyeni olanlar, hem bilimsel çalışma yok oluyor hemde eğitim kalitesi düşüyor. Bir girdaba kapılmış durumdayız sonumuz hayrola.

erdenabdusselam
Автор

8:53 hocam çok haklı. Reşat Nuri Güntekin'in Acımak, Yeşil Geceler ve Çalıkuşu gibi eserlerini işin romantik kısmına fazla odaklanmadan okursaniz aslında yozlaşmış Anadolu irfani denen şeyin o zamandan bu zamana hiç de değişmediğini görürsünüz.

ileyy
Автор

Vay be... Azerbaycanda yaşayan biri olarak bu söylenen şeyleri doğduğumdan beri yaşıyoruz. Artık hayat felsefemiz haline gelmiş😊. Malesef görüyorum ki, sizdede vaziyyet aynı.

samedmammedli
Автор

Hocam keşke bu videoları hane halkı izleyebilseydi. Ben 34 yaşındayım çok çabalıyorum ama umudum yok. Türkiye ve Türk halkı bataklık gibi. Vasatlık ve seviyesizlik her yerde.

uK-iqwm
Автор

Eşim hemşire, bir tanıdık bir tanıdığına sıra almak için arıyor. Eşim diyor ki ben o bölümde çalışmıyorum. Biz utanıyoruz, gir sistemden al demeye. Telefonu kapatınca sistemden baktım istediği doktorda her gün boşluk var. Girip denememiş bile. İlk çözüm yöntemi olarak araya birini sokmayı düşünmüş. Bu arayan kişi ile Ramazan ayında sohbet etmiştim. Torpilden, adam kayırmadan yakınan bir muhalif seçmendi kendisi. Ben onun adına utandım da yüzüne diyemedim. Bu anlattığım günlük, sıradan bir olay. Her birimiz bunlara maruz kalıyor, şahit oluyor, duyuyoruz. Biz değişmeden bizi yönetenler değişmez.

harundoruk
Автор

Hocam daha uzun bir süre bu konuda video çekeceksiniz gelecekten geliyorum. Profesör oldunuz bu arada :)

muhammet.karakaya
Автор

Liyakati olup cesareti olmayan kişi, önünde 1 olmayan yüzlerce 0'a eş değerdir. Dolayısı ile Behçet Hocam'ın pahası biçilemez.

birkanbeyaz
Автор

Türkiye'de misiniz hocam? :) Artık liyakat konulu 500 videonuz olur ölene kadar... 😎

gezyeoku
Автор

Okulumuzda Bi hoca lisans öğrencimize benimle sevgili olursan seni hoca yaparim demis. Kız sevgilisini bıraktı. Hocaya gitti. Sınıfın en tembeliydi. Gerçekten 1.5 yılda yukseklisans yaptı. 3.5 yılda doktora yapti hoca oldu. Kız için arkadaşlarını aramis bir şekilde hızlıca bitirdi. Ve onu okula aldılar. Öğrenciler illa hoca olabilmek için hocalarla sevgili mi olmak gerek dedi. Bence en iğrenç şeyler böyle şeyler. Ben olayı kibar anlattim. Ama okulda diğer hocalar karşı çıktı kiyamet koptu. Ama o kız hoca oldu mu oldu.

seydaozturk
Автор

seçimden bağımsz bir şekilde şunu söylemek istiyorum. Sonuç şunu gösterdi ki toplum mevcut liyakatsizliği ve torpilli sistemi işini kısa zamanda halletme düzenini bozmak istemedi..kısacası memnun. Biz böyle iyiyiz (!)

cihatguleryuz
Автор

Hocam helal olsun size, azminiz zaten babişko asumanlara rağmen yılmamanızdan belliydi. Yine yılmadan devam ediyorsunuz. Maalesef ben ümidimi kaybettim. Yaş 36. 5 sene içinde, annem, çocuğum, eşim, abd'ye taşınmayı planlıyorum. Umarım yanılıyorumdur ama bana göre yavaşlatılabilir ama geri dönülemez bir evreye girdik. O kadar çok empati yoksunu bir hale gelindi ki. Dediğiniz gibi, sistemi eleştirende kendisine fırsat gelirse ya farkında bile olmadan ya da daha kötüsü, herkes yaptı bende bu fırsatı kaçırmayayım diyerek eleştirdiği şeye ortak oluyor. Ben de sizin gibi, bugüne kadar fırsatım olsada o fırsatlardan haksız yere yararlanmayan, hakkı ile bir yerlere gelme amacında olan birisi oldum. Hala da öyleyim. Ama daha da burada kalırsam artık bu adaletsizlik ile ben de istemesem de bunların bir yerinden parçası olabilirim. Çünkü virüs gibi yayılıyor ve bir yerde göz yummaz, parçası olmazsanız barındırılmıyorsunuz.

Ha şimdi mi y.dışı aklına geldi derseniz elbette hayır. Rahat 4-5 senedir arada aklıma gelir gelir ama sonra belki bir şeyler düzelir deyip o riske girmek istemezdim. Çünkü y.dışı da öyle göründüğü gibi kolay değil. Öyle her şey altın tepside değil. Hele ki bir de çocuğunuz da varsa her şey çok daha zor. Ama burası o kadar kötüleşiyor ki, artık y.dışına razı olacağım. Yoksa abd'de çok bir matah değil. Kişi başı 1.6 silah düşüyor. İç güvenliği çok tartışmalı. Avrupa deseniz çoğu yeri aslında oralarında iyi değil. Yani herkes önce bir asgari ücretle kıyaslıyor da iş sadece para değil. Misal İrlanda. Avrupa'nın en yüksek gelir düzeyine sahip ilk 3 ülkesinden biri. Bisiklet kullanımı araba gibi yaygın. Ama aynı bizdeki araba kaskosu gibi bisikletleri kaskolatıyor herkes. Sebep? Çünkü çalınması çok yaygınmış? E refaha ne oldu? Refah ülkede bisiklet mi çalınır? Bisiklet çalınırsa diye senelik 6-7 bin liraya bisiklet mi kaskolatılır. Bizde zaten o paraya bisiklet alınabiliyor. Yani maalesef kusursuz ülke ara ara bulamadım. Misal Portekiz, Lizbon. Kaldırımlar daracık. Yollar çoğunluk arnavut kaldırımları. Metro istasyonlarının çoğunda asansör ya da yürüyen merdiven yok. Yani bebekli, çocuklu aileler için bebek arabası kullanmak işkence. Bakarsan avrupa. Ama oranın o kusuru, buranın bu kusuru derken, burasının hali, bir çok kusuru kabul edilebilir hale getiriyor.

Misal yaşlılıkta emekli maaşı burada yeterli mi? Tabi ki değil. E insanların bari son 10-20 senesini rahat geçirebilmek için en genel yaptığı şey ev yatırımı. E son kanunlarla artık o da öldü. Sen onca sene uğraş kazan yatırım yap. Ama kiracı, kirasını bile ödemese en az 1, 5 yıl çıkartmaya uğraş. Sen ömür boyu 2 kat sigorta primi öde. Normalde asgari emekli maaşının üstünde alman gerekirken, sadece taban maaş artırılsın. Sen asgariden prim ödeyen ile aynı maaşı al. Bu sebeplerden artık yaşlılıkta da burada rahat olmayacak. Buradaki 2 evimi satarım Abd'de bir ev alırım diyorum. Dahası, buradaki dandik 2016 model 1.3 Linea'mı sattığımda, orada aynı paraya yani 20 bin dolara 2019 model Dodge SUV alabiliyorum.

Bugüne kadar 2 kişilik küçük bilişim şirketi olmamıza rağmen hep hayalim az da olsa y.dışından para kazanıp ülkeye sokmaktı. Koca koca BİM gibi firmaların bile vergi levhasında hep MATRAHSIZ yazmasına rağmen ben ayda sırf KDV olarak bir asgari ücreti hiç acımadan vergi olarak ödediğimi bilirim. Hiçte gocunmadım. Hep Atatürk'ün vergi kutsaldır lafı işlemiş dedemden. Ama çevremde Akp'ye oy veren bir çok işletme sahibinin 0 vergi çıkartmak için kaç takla attığını biliyorum. E kendi oy verdikleri hükümetten aslında para çalıyorlar. Ama öyle bir algı yok. Hayır bir de cumaya falan gidip, nasıl aşırı dindar takılıyorlar. E vergi çalmak sevap mı? Yok ama o bağlantıyı kurmuyorlar. Bu işler din'e zaten bakmıyor. Ben deist olarak bile aman kimsenin hakkını yemeyeyim diye 40 takla atıyorum. Çünkü tek felsefem var o da kendine yapılmasını istemediğini başkasına yapma. Kendi paramı kazanmaya başladıktan sonra, iyi kötü konusunda daha bilinçlendikten sonra oyunları orjinal satın almaya özen göstermekle kalmadım, zamanında crack'li kullandığım oyunları falan bile artık oynamayacak olmama rağmen, hak geçmesin diye satın almaya başladım. Normalde resmen çöpe para atmak olarak görülebilir. Ama hayır. 8-10 yaşlarında saatlerce güzel vakit geçirmişim. Yapımcıların hakkıdır diyerekten alıyorum.

İnsanlar anlamıyor, karma denilen şey aslında mantıksal bir sonuç. Yani ilahi bir güç değil. Sen pislik yaptıkça, etraf pislik yaptıkça, o ondan görüp, o ondan görüp, sonunda etrafın bir bakarsın pislik olmuş. Sonuç olarak da o pisliğe kaçınılmaz sen de maruz kalırsın ya da senin çocuğun da maruz kalır. Misal urfa'nın adı çıktı artık pislikte tavan yaptı diye. Ki geçen bir tane sadece DENK gelen haberi çıktı, tavuk etleri çamaşır suyunda yıkanıp servis edildi diye. Peki o etlerden sanki başka bir pislik yapan hiç mi yemedi. Sırf şehir dışından gelen iyi insanlara mı denk geldi o etler. Hayır, başkasına başka pisliği yapanda yedi ondan. Yani sonunda herkes birbirine takmış olacak. Kendi pisliklerinde insanlar boğulacak. Hırsla ve cahil gururuyla artık doktor dövebiliyoruz diyenler, git gide daha kalitesiz ihraç doktorlara kalacak, daha çok sıra bekleyecek hatta ileride iyice doktor yerine hacı hoca, şifacıya kalacak. Sağlık bulacağım derken orasını burasını elletip tacize uğrayacak. Belki o kadına denk gelmese de kelebek etkisi denen bir şey var. Belki o kadının çocuğu, sırf o kadının lafı yüzünden başlayan ekstra zincir ile, azalan doktor yüzünden gereken tedaviyi bulamayıp ölecek. Haberleri yok ama.

Spiderhip
Автор

Hocam herkes sizin gibi olsa bu ülke en yaşanılası ülkelerden biri haline döner. İyi ki varsınız...

müştekimüteşekkir
Автор

Babişko asumanlar bitmez candır onlar ❤ hepsini kucaklayıp öpüyorum 😘 cansınız babişko asumanlar ❤❤❤

ibrahiminatolyesi