Sevaptır ver

preview_player
Показать описание
#itirafet #itiraf #eseryenenler #metinpıhlıs #hilmideler #tolgaüyken #batuhansoyaslan
#komedi #skeç #program #show #eğlence #sahne #oyun #tiyatro #komedyen #eystv #eys
Рекомендации по теме
Комментарии
Автор

Hilmi'nin oyunculuğuna bayılıyorum ya adam hem skeçlerde hem skeç dışı çok iyi ve komik birisi

Fatmaişteee
Автор

İngilizce Japonca Çince mix başka bi yerde duyamam ikramlarda kullancaz (umarım kovalanmayız)

OzanKara-mh
Автор

Keşke taksimli dayının taklidi yapsalardı 😂😂

idriscicek
Автор

Benimde eşim amerikalı onun yanında beni de turist zannediyorlar. Adana da Kebap yedik adama Türkçe İngilizce karışık sipariş verdim inanılmaz masayı donattılar yani ben adanalıyım böyle masa görmedim Türk olarak 😅 sonra hesaba gelince abi elinize sağlık çok güzeldi her şey deyip ayrıldım

Olkanx
Автор

Benim normal türkçem o kadar aksanlı ki uğraşmadan turist zannediyorlar. Eminönü kapalı çarşıda her dükkanın önünden zorla bir şey ikram ettiler😅😅

ziyadesiylemuhendis
Автор

Ohaa bende denemek istiyorum güzel bir anı olarak kalır

Rana_-
Автор

Allah (اللَّهُ) : Tek yaratıcının özel ismi, varlığı zorunlu olan, bütün kemâl sıfatları kendisinde toplayan hakiki ma‘bûd.
er-Rahmân (الرَّحْمنُ) : Sonsuz merhametiyle lütuf ve ihsanda bulunan.
er-Rahîm (الرَّحِيمُ) : Rahmetiyle hey şeyi kuşatan.
el-Melik (الْمَلِكُ) : Bütün varlıkların sahibi/hükümdârı.
el-Kuddûs (الْقُدُّوسُ) : Eksiklik ve kusurlardan münezzeh/uzak olan, bütün kemâl sıfatları kendisinde toplayan.
es-Selâm (السَّلاَمُ) : Esenlik ve selamet veren, yaratılmışlara özgü değişikliklerden ve yok oluştan münezzeh olan.
el-Mü’min (الْمُؤْمِنُ) : Bütün mahlûkâta emniyet/güven veren ve kendisine güvenilen.
el-Müheymin (الْمُهَيْمِنُ) : Kâinatın bütün işlerini gözetip yöneten, her şeyi hükmü altına alan.
el-Azîz (الْعَزِيزُ) : Ulu, galip, her şeye üstün gelen izzet sahibi.
el-Cebbâr (الْجَبَّارُ) : Dilediğini yaptırma gücüne sahip olan, her şeyi tasarrufu altına alan ve iradesini her durumda yürüten.
el-Mütekebbir (الْمُتَكَبِّرُ) : Büyüklüğünü izhar eden, son derece ulu, yüce.
el-Hâlik (الْخَالِقُ) : Her şeyin yaratıcısı, hikmeti gereği her şeyi ölçülü yaratan.
el-Bâri’ (الْبَارِئُ) : Yoktan yaratan, maddesi ve örneği olmadan îcat eden.
el-Musavvir (الْمُصَوِّرُ) : Varlığa şekil ve sûret veren.
el-Gaffâr (الْغَفَّارُ) : Kusur ve günahları örten, çokça bağışlayan.
el-Kahhâr (الْقَهَّارُ) : Yenilmeyen, dilediğini yerine getiren, kendisine her şeyin boyun eğdiği yegâne kudret ve tasarruf sahibi.
el-Vehhâb (الْوَهَّابُ) : Karşılıksız olarak çokça nimet veren ve ihsanda bulunan.
er-Rezzâk (الرَّزَّاقُ) : Maddî ve manevî bol rızık veren, her türlü rızık imkânlarını yaratan.
el-Fettâh (الْفَتَّاحُ) : Hayır kapılarını açan, hükmüyle adaleti sağlayan.
el-Alîm (الْعَلِيمُ) : İlmi her şeyi kuşatan.
el-Kâbız (الْقَابِضُ) : Her şeyi teslim alan, hikmeti gereği rızkı ve her türlü nimeti ölçülü veren, eceli gelenlerin ruhlarını teslim alan.
el-Bâsıt (الْبَاسِطُ) : Rızkı ve her türlü rızık imkânını genişleten, ömürleri uzatan.
el-Hâfıd (الْخَافِضُ) : Kâfirleri ve zalimleri alçaltan.
er-Râfi` (الرَّافِعُ) : Müminleri yükselten, izzetli ve şerefli kılan.
el-Muizz (الْمُعِزُّ) : Yücelten, güçlü ve aziz kılan.
el-Müzill (الْمُذِلُّ) : Boyun eğdiren, değersiz kılan.
es-Semî` (السَّمِيعُ) : Her şeyi işiten.
el-Basîr (الْبَصِيرُ) : Her şeyi gören.
el-Hakem (الْحَكَمُ) : Nihâî hükmü veren.
el-Adl (الْعَدْلُ) : Adaletli, her şeyi yerli yerinde yapan.
el-Latîf (اللَّطِيفُ) : En gizli ve ince hususları dahi bilen, lütufta bulunan, zâtı duyularla algılanamayan, fiillerini rıfk ile gerçekleştiren.
el-Habîr (الْخَبِيرُ) : Gizli ve açık her şeyden haberdar olan, dilediğini haber veren.
el-Halîm (الْحَلِيمُ) : Sabırlı, acele ve kızgınlıkla muamele etmeyen, kudreti olduğu hâlde hemen cezalandırmayan.
el-Azîm (الْعَظِيمُ) : Zat ve sıfatları bakımından pek yüce olan, azametli olan.
el-Gafûr (الْغَفُورُ) : Çok affedici ve bağışlayıcı olan.
eş-Şekûr (الشَّكُورُ) : Yapılan iyi amellerin karşılığını bolca veren.
el-Aliyy (الْعَلِيُّ) : Yücelik ve hükümranlıkta kendisine eşit veya kendisinden daha üstün bir varlık bulunmayan.
el-Kebîr (الْكَبِيرُ) : Zâtının ve sıfatlarının mahiyeti bilinemeyecek kadar büyük ve ulu olan.
el-Hafîz (الْحَفِيظُ) : Her şey gözetiminde olan, koruyan ve kainatı dengede tutan.
el-Mukît (الْمُقِيتُ) : Mahlukatın gıdasını yaratıp veren, güç yetiren ve koruyup gözeten.
el-Hasîb (الْحَسِيبُ) : Hesaba çeken, her şeyin neticesini bilen.
el-Celîl (الْجَلِيلُ) : Hiçbir kayıt ve kıyas kabul etmeksizin azamet sahibi, kıymeti ve mertebesi en yüce olan.
el-Kerîm (الْكَرِيمُ) : Çok cömert, nimet ve ihsanı bol olan.
er-Rakîb (الرَّقِيبُ) : Gözeten, koruyan ve bütün işler murakabesi/kontrolü altında olan.
el-Mücîb (الْمُجِيبُ) : Dua ve dilekleri kabul eden.
el-Vâsi` (الْوَاسِعُ) : İlmi, rahmeti ve kudreti her şeyi kuşatan.
el-Hakîm (الْحَكِيمُ) : Her işi, emri ve yasağı yerli yerinde olan.
el-Vedûd (الْوَدُودُ) : Müminleri seven ve onlar tarafından da sevilen.
el-Mecîd (الْمَجِيدُ) : Her türlü eksiklikten münezzeh, lütuf ve ikramı bol olan.
el-Bâis (الْبَاعِثُ) : Ölüleri dirilten, peygamberler gönderen.
eş-Şehîd (الشَّهِيدُ) : Her şeye muttali olan, kendisine hiçbir şey gizli kalmayan.
el-Hakk (الْحَقُّ) : Bizzat ve sürekli olarak var olan, varlığı kendinden olan, ulûhiyet ve rubûbiyeti gerçek olan.
el-Vekîl (الْوَكِيلُ) : Bütün yaratıkların işlerinin görülmesinde güvenilip dayanılan, bu konuda tam yeterli olan.
el-Kavî (الْقَوِيُّ) : Gücü ve kuvveti her şeye yeten.
el-Metîn (الْمَتِينُ) : Acizliği, zafiyeti ve güçsüzlüğü olmayan, güçlü olan.
el-Velî (الْوَلِيُّ) : Müminlere dost ve yardımcı olan.
el-Hamîd (الْحَمِيدُ) : Çok övülen, bütün övgülere ve övgülerin en yücesine layık olan.
el-Muhsî (الْمُحْصِي) : Gizli ve âşikâr her şeyin ölçü ve sayısını bütün ayrıntılarıyla bilen.
el-Mübdi’ (الْمُبْدِئُ) : Her şeyi yoktan var eden.
el-Muîd (الْمُعِيدُ) : Varlıkları ölümlerinden sonra tekrar yaratan.
el-Muhyî (الْمُحْيِي) : Hayat veren, yaşatan ve dirilten.
el-Mümît (الْمُمِيتُ) : Öldüren, canları kabzeden.
el-Hayy (الْحَيُّ) : Ezelî ve ebedî olarak diri ve ölümsüz olan.
el-Kayyûm (الْقَيُّومُ) : Varlığı kendinden olan, her şeyin varlığı kendisine bağlı olan, kâinatı idare eden.
el-Vâcid (الْوَاجِدُ) : Her şeyi bilen, hiçbir şeye muhtaç olmayan, emrini ve isteğini daima gerçekleştiren.
el-Mâcid (الْمَاجِدُ) : Şânı yüce ve sonsuz kerem sahibi olan.
el-Vâhid (الْوَاحِدُ) : Bir, tek, yegâne varlık; zâtında, ilah ve rab oluşunda ortağı olmayan.
es-Samed (الصَّمَدُ) : Herkesin kendisine muhtaç olduğu, kendisi ise kimseye muhtaç olmayan, ezelî ve ebedî olan.
el-Kâdir (الْقَادِرُ) : Her şeye gücü yeten.
el-Muktedir (الْمُقْتَدِرُ) : Güç ve kuvvetinde hiçbir sınır olmayan.
el-Mukaddim (الْمُقَدِّمُ) : Hikmeti gereği istediğini öne alan, ileri geçiren.
el-Muahhir (الْمُؤَخِّرُ) : Hikmeti gereği dilediğini geriye bırakan.
el-Evvel (الأَوَّلُ) : Varlığının başlangıcı olmayan, ezelî olan.
el-Âhir (الآخِرُ) : Varlığının sonu olmayan, ebedî olan.
ez-Zâhir (الظَّاهِرُ) : Varlığını ve birliğini belgeleyen birçok delilin bulunması açısından varlığı açık olan.
el-Bâtın (الْبَاطِنُ) : Zâtı itibarıyla gizli olan, bütün gizlilikleri bilen.
el-Vâlî (الْوَالِي) : Kainatı yöneten, onlar için gerekli olan her şeyi üstlenen.
el-Müteâlî (الْمُتَعَالِي) : Noksanlıklardan berî, aşkın ve yüce olan.
el-Berr (الْبَرُّ) : Çokça iyilik eden.
et-Tevvâb (التَّوَّابُ) : Kullarını tövbelerini kabul eden.
el-Müntakım (الْمُنْتَقِمُ) : Suçluları yaptıklarına karşılık cezalandıran.
el-Afüvv (الْعَفُوُّ) : Çokça affeden.
er-Raûf (الرَّؤُوفُ) : Merhameti ve şefkati çok olan.
Mâlikü’l-mülk (مَالِكُ الْمُلْكِ) : Mülkün gerçek sahibi, tüm mevcûdâtı idare eden.
Zü’l-celâli ve’l-ikrâm (ذُو الْجَلاَلِ وَالإِكْرَامِ) : Sonsuz yücelik ve ikram sahibi olan.
el-Muksit (الْمُقْسِطُ) : Adaleti gerçekleştiren, hakkaniyetle hükmeden.
el-Câmi‘ (الْجَامِعُ) : Dünya ve ahirette bütün mahlûkâtı bir araya getirme kudretine sahip olan.
el-Ganî (الْغَنِيُّ) : Hiçbir şeye ihtiyacı olmayan.
el-Muğnî (الْمُغْنِي) : İhtiyaçtan kurtaran zengin kılan.
el-Mâni` (الْمَانِعُ) : Hikmeti gereği engel koyan, mani olan.
ed-Dârr (الضَّارُّ) : Hikmeti gereği elem ve zarar verici şeyleri yaratan.
en-Nâfi` (النَّافِعُ) : hayrı ve faydayı yaratan ve veren.
en-Nûr (النُّورُ) : Nurlandıran, her şeyi aydınlatan, kalplere nur ve iman veren.
el-Hâdî (الْهَادِي) : Doğru yolu gösteren, hidâyete erdiren.
el-Bedî` (الْبَدِيعُ) : Örneksiz ve benzersiz olarak yoktan yaratan.
el-Bâkî (الْبَاقِي) : Varlığı sürekli olan, ebedî, sonsuz olan.
el-Vâris (الْوَارِثُ) : Varlığının sonunun bulunmaması vasfıyla kâinatın gerçek sahibi.
er-Reşîd (الرَّشِيدُ) : Yol gösteren, her işi isabetli olan.
es-Sabûr (الصَّبُورُ) : Günahkârları hemen cezalandırmayıp onlara mühlet tanıyan.

jisoowdj
Автор

Keşke engelli kelimesi hiç kullanılmasaydı

sevimbaytv
Автор

Kadına söylersiniz kapalı olduğu için kollarının bilekleri ile beraber kapalı olması lazım ve saçlarının da hiç gözükmemesi lazım

Behgfa
Автор

Bu arada eminonu esnafinin ingilizcesi cok gelismis orda calistim 2 ay şaşkınlıkla izledim yani

karacakaraca
Автор

ingilizce değil arapça lazım bunların turist olduğuna inanmak için

aykutbozdag
Автор

Biz erasmus kafilesiyle birlikte beypazarını geziyorduk bilirsiniz peypazarı kurusu ikram ederler esnaflar ben de orada ingilizce konuşarak 5 6 kere dolandım yiyorum sürekli sonra başka bir abiden thank you dedim adam bi anda tuttu beni türk müsün lan sen dedi orada bi korktum sonra evet abi türküm dedim abi vay aslanım vay çakalsın varya dedi😂 birkaç tane daha verdi 😂

İktidar-kc
Автор

Bunlar çgbh den ayrıldımı yoksa iki yerdemi dvm ediyolar

Fans
Автор

Engelli lafına neden guldunuz komik bir durum değil

Sam-phh
Автор

O çocuk oğuzhan koç a nasıl benziyor ya

tevhidvesunnet
Автор

Zaten araplara benzıyor yapmasına gerek yok

Aliyev-hr
Автор

What would u like it? Wtf what do u want it? Rude lol!!

ebruaydin