filmov
tv
Osman Müftüoğlu | Uykusuzluk Salgını
Показать описание
Sağlıklı yaşam yolculuğuna 20 yıl kadar önce Yaşasın Hayat kitabımızla başladık. Bu kitap neredeyse 1 Milyondan fazla satıldı. O kitabın 4 bölümü vardı. Sağlıklı yaşamın 4 temel değişmezini anlatıyordu. Bölümlerden birisi doğru, dengeli, yeterli beslenmekti. İkincisi düzenli aktivite halinde bulunmak yani egzersiz yapmaktı. Üçüncüsü stresle mücadele etmeyi, stresi yönetmeyi öğrenmek. Dördüncü sırada da uykusuzlukla mücadele etmek vardı.
Anlaşılan o ki, bugün de haklıyız. Hatta biraz daha fazla haklıyız çünkü özellikle o zaman 4.sırada olan uykusuzluk meselesi bugün bazı ülkelerde neredeyse 2.sıraya yerleşti. Örneğin Amerika Birleşik Devletleri’nde beslenme hataları kadar uyku hatalarının da önemli ölüm sebeplerinden ve hastalanma sebeplerinden biri olduğu net ve açık olarak gösterildi. Bu salgın önce Avrupa’ya ve her zaman olduğu gibi bizim ülkemizle beraber Orta Doğu’ya ve Asya’ya doğru yayılıyor. Yani bizde de ciddi bir uykusuzluk salgını var. Özellikle 50 yaş sonrasında bilhassa menopoza giren hanımlar arasında ve ayrıca 60’lı 70’li yaşları yaşayan yaşlılar arasında çok ciddi bir uykusuzluk problemi var.
Oysa uyku bizi sadece dinlendirmiyor, uyku bizi yeniliyor, fresh hale getiriyor. Dokularımızın onarılmasını sağlıyor. Uyku bizim dinlenmemiz yanında, toksinlerden arınmamızı sağlayan özel sistemleri faaliyete geçiriyor. Bağışıklığımızı güçlendiriyor. Dolaşım sistemimizi tamir ediyor. İşte bu nedenle uykusuzluk fevkalade önemli ve global bir sağlık sorunu haline gelmiş durumda.
Uykusuzluğun yol açtığı sağlık sorunları saymakla bitmez. Uykusuzların her şeyden önce ömrü daha kısa. 6 saatten daha kısa uyuyanların ortalama yaşam sürelerinin %30 daha kısaldığını gösteren net ve açık deliller var. Uykusuzluk kalp krizlerini tetikliyor. Felçleri tetikliyor. Hipertansiyonu hızlandırıyor ve daha erken yaşlara çekiyor. Uykusuzluğun şeker hastalığını kolaylaştırdığı, insülin direncini hızlandırdığı ve kilo almaya yol açtığı da net ve açık olarak gösterildi. Uykusuzların kansere yakalanma ihtimalleri de maalesef daha fazla. Uykusuzlarda bellek de bozuluyor. Uykusuzların Alzhemir’a ve diğer demanslara, bellek kayıplarına çok daha kolay yakalanabildikleri net ve açık olarak biliniyor. Uykusuzluğun kaza yapma ihtimalini artırdığı, bu nedenle özellikle trafik kazalarında her yıl binlerce insanın uykusuz şoförlerin yaptığı kazalar nedeniyle hayatını kaybettiğini biliyoruz. Uykusuzluğun çalışma barışını bozduğunu, dikkati dağıtması nedeniyle verim düşürdüğünü, iş kazalarının yoğunluğunu artırdığını da bir kenara not edin. Bitmedi. Uykusuzluk önemli bir cinsel güç azaltıcı yani geleceğinizi, üremenizi de tehdit ediyor. Uykusuz genç hanımların yumurtlamaları bozuluyor. Uykusuz genç erkeklerin sperm sayıları düşüyor ve sperm kaliteleri azalıyor. Kısacası uykusuzluğun yapmadığı, vermediği ceza yok gibi görünüyor.
Her konunun olduğu gibi bu işin de bir anayasası var. O anayasanın maddelerinin en başında da şu geliyor: Her gün aynı saatte yatağa girmeye alışacağız. Mümkün olduğu kadar aynı saatte yatıp aynı saatte kalkacağız. Daha önce de hatırlattım uyumak için saat kuracağız, uyanmak için saat kurmayacağız. İkincisi, erken yatıp erken kalkmayı ve güneşin doğuşuyla beraber uyanmayı bir alışkanlık haline getireceğiz. Yetmez. Yatmadan önce bir şeyler yemeyeceğiz. Akşam yemeğini hafif tutacağız. Akşam alkol almayacağız. Kafeinden, nikotinden uzak durmaya çalışacağız. Uyumak için kendimize sessiz, serin ve karanlık bir oda seçeceğiz. Odanın uyku hijyeninin çok önemli olduğunu aklımızdan hiç çıkarmayacağız. Uykunun bir kronobiyolojisi olduğunu bildiğimiz için de özellikle öğleden sonra, 5’ten sonra kestirme yapmayacağız. Akşam televizyon karşısında uyuklamaları bırakacağız, uykuyu yatağa bırakacağız. Yatağa girdiğiniz zaman eğer 20 dakika içinde uyumamışsak, uyumak için böyle beklemeyeceğiz. Kalkacağız, başka bir faaliyette bulunacağız. Rahatlatıcı bir aktivite yapacağız, sonra yeniden uyuma çabası içine gireceğiz. Kısacası uykunun da kendine özel bir anayasası var. Özel anayasaya uymak zorundayız.
Prof. Dr. Osman Müftüoğlu
Anlaşılan o ki, bugün de haklıyız. Hatta biraz daha fazla haklıyız çünkü özellikle o zaman 4.sırada olan uykusuzluk meselesi bugün bazı ülkelerde neredeyse 2.sıraya yerleşti. Örneğin Amerika Birleşik Devletleri’nde beslenme hataları kadar uyku hatalarının da önemli ölüm sebeplerinden ve hastalanma sebeplerinden biri olduğu net ve açık olarak gösterildi. Bu salgın önce Avrupa’ya ve her zaman olduğu gibi bizim ülkemizle beraber Orta Doğu’ya ve Asya’ya doğru yayılıyor. Yani bizde de ciddi bir uykusuzluk salgını var. Özellikle 50 yaş sonrasında bilhassa menopoza giren hanımlar arasında ve ayrıca 60’lı 70’li yaşları yaşayan yaşlılar arasında çok ciddi bir uykusuzluk problemi var.
Oysa uyku bizi sadece dinlendirmiyor, uyku bizi yeniliyor, fresh hale getiriyor. Dokularımızın onarılmasını sağlıyor. Uyku bizim dinlenmemiz yanında, toksinlerden arınmamızı sağlayan özel sistemleri faaliyete geçiriyor. Bağışıklığımızı güçlendiriyor. Dolaşım sistemimizi tamir ediyor. İşte bu nedenle uykusuzluk fevkalade önemli ve global bir sağlık sorunu haline gelmiş durumda.
Uykusuzluğun yol açtığı sağlık sorunları saymakla bitmez. Uykusuzların her şeyden önce ömrü daha kısa. 6 saatten daha kısa uyuyanların ortalama yaşam sürelerinin %30 daha kısaldığını gösteren net ve açık deliller var. Uykusuzluk kalp krizlerini tetikliyor. Felçleri tetikliyor. Hipertansiyonu hızlandırıyor ve daha erken yaşlara çekiyor. Uykusuzluğun şeker hastalığını kolaylaştırdığı, insülin direncini hızlandırdığı ve kilo almaya yol açtığı da net ve açık olarak gösterildi. Uykusuzların kansere yakalanma ihtimalleri de maalesef daha fazla. Uykusuzlarda bellek de bozuluyor. Uykusuzların Alzhemir’a ve diğer demanslara, bellek kayıplarına çok daha kolay yakalanabildikleri net ve açık olarak biliniyor. Uykusuzluğun kaza yapma ihtimalini artırdığı, bu nedenle özellikle trafik kazalarında her yıl binlerce insanın uykusuz şoförlerin yaptığı kazalar nedeniyle hayatını kaybettiğini biliyoruz. Uykusuzluğun çalışma barışını bozduğunu, dikkati dağıtması nedeniyle verim düşürdüğünü, iş kazalarının yoğunluğunu artırdığını da bir kenara not edin. Bitmedi. Uykusuzluk önemli bir cinsel güç azaltıcı yani geleceğinizi, üremenizi de tehdit ediyor. Uykusuz genç hanımların yumurtlamaları bozuluyor. Uykusuz genç erkeklerin sperm sayıları düşüyor ve sperm kaliteleri azalıyor. Kısacası uykusuzluğun yapmadığı, vermediği ceza yok gibi görünüyor.
Her konunun olduğu gibi bu işin de bir anayasası var. O anayasanın maddelerinin en başında da şu geliyor: Her gün aynı saatte yatağa girmeye alışacağız. Mümkün olduğu kadar aynı saatte yatıp aynı saatte kalkacağız. Daha önce de hatırlattım uyumak için saat kuracağız, uyanmak için saat kurmayacağız. İkincisi, erken yatıp erken kalkmayı ve güneşin doğuşuyla beraber uyanmayı bir alışkanlık haline getireceğiz. Yetmez. Yatmadan önce bir şeyler yemeyeceğiz. Akşam yemeğini hafif tutacağız. Akşam alkol almayacağız. Kafeinden, nikotinden uzak durmaya çalışacağız. Uyumak için kendimize sessiz, serin ve karanlık bir oda seçeceğiz. Odanın uyku hijyeninin çok önemli olduğunu aklımızdan hiç çıkarmayacağız. Uykunun bir kronobiyolojisi olduğunu bildiğimiz için de özellikle öğleden sonra, 5’ten sonra kestirme yapmayacağız. Akşam televizyon karşısında uyuklamaları bırakacağız, uykuyu yatağa bırakacağız. Yatağa girdiğiniz zaman eğer 20 dakika içinde uyumamışsak, uyumak için böyle beklemeyeceğiz. Kalkacağız, başka bir faaliyette bulunacağız. Rahatlatıcı bir aktivite yapacağız, sonra yeniden uyuma çabası içine gireceğiz. Kısacası uykunun da kendine özel bir anayasası var. Özel anayasaya uymak zorundayız.
Prof. Dr. Osman Müftüoğlu
Комментарии