Ateşin Mangalda Sanatsal Dansı Ateşin Yanar Döner İki Yüzü 4K UHD

preview_player
Показать описание
ISBN 978-605-88104-0-2
Ateşin Mangalda Sanatsal Dansı Ateşin Yanar Döner İki Yüzü 4K UHD
Ateş; Korkutucudur, büyüleyicidir. Alev alev yanan bir şöminede, doğada doğa ile iç içe bir ziyafetin onur konuğu mangalda, Dağ başında gece kampında çatılan odunların rengarenk alevi, kimi zaman ise romantik bir yemeğe eşlik eden mum zarafetini kendisini yakanlara sunar. Sadece bu mu? Aydınlatan ve ısıtan ama aynı zamanda yakan ve korkutandır.
Keşfedildiği günden bu yana, insanla her zaman mesafeli bir ilişkisi olan ateş; Medeniyetin, aşkın, tutkunun, korkunun simgesi de olmuştur. İnsanoğlunun uygarlık yolunda attığı en büyük adımlardan biridir ateş!
Soğuk günlerin sıcak kurtarıcısı olduğu kadar küçük bir ihmalden doğan felaketlerin sebebi de olabilen ateş, insanla tanıştığı ilk günden itibaren yanar döner özelliğini hep saklı tuttu. Geleneklerde, örf ve adetlerde, inançlarda, mitoloji ve tarihe iz bırakan olaylarda defalarca adı geçti.
Ateş; hep sanatlara ve sanatçıya ilham verdi. Yemekler pişirdi, romantik an ve anılara tanık oldu, etrafında söylenen şarkılara eşlik etti, insanın muhteşem yaratıcılığı ile birleşip çok çeşitli şekillere bürünerek, gökyüzünde ve yeryüzünde kendine has dans gösterileri yaptı.
Yeni iş alanları yarattı, doğa ananın oğlu ateş. Teknolojiye hizmet etti. Çoğunlukla insanın ilkel yaşam zamanlarında vahşi doğayla verdiği hayata kalma savaşında koruyucu meleği oldu. İşte geçmiş zamanda ateşe tapınma boşuna değildi. Kimi zaman renkleriyle modern zamanın sanat akımlarına bambaşka anlamlar kattı.
Keşif tarihi net olarak bilinmese de, olsun varsın; Bir şekilde hayatın her yerinde olmayı başardı. Eğer ateş olmasaydı işimizin son derece zor olacağı kesindi! Hiç bir zaman medeniyet olmayacak, soğuktan donacak, yalnızca çiğ yenebilen gıdalarla beslenmek zorunda kalacaktık. Etrafında yapılan o egzotik dansları hiç öğrenemeyecek, yaşadığı en aşk dolu anlarda hep bir eksik hissedecekti insanoğlu.
Ateşin büyüsü bir başkadır insanlık için; Uğruna mitolojik tanrılar boşuna yaratılmadı, ayrıca yaratılacak kadar önemsenmesi ya da ateşe tapınmanın nedeni, insanların ona hep içten içe hayranlık duyması vede ondan fazlasıyla korkuyor oluşu son derece doğaldır.
Ateş zıtlıkları da bünyesinde barındırır, ateş her daim iki yüzlü ve yanar dönerdir. Ateş yakarak öldürür, koruyarak yaşatır aynı zamanda! Sıcaklığına karşıt ölümün soğukluğunu hissettirmesi iki yüzlülüğünün ifadesi neden olmasın?
Anadolu'nun güzel atasözü olan cürmü kadar yer yakan değildir Ateş. Duman çıkmaz rengini oluşumundaki oksijenin miktarından alır. Orta Asya’daki Türk boyları için kutsal bir ruh idi. İnsanlık tarihi boyunca uğruna nice canlar kurbanlar edildi, bilinmez. İnsanoğlu için hep ruhları arındırdığına, hastalıklardan koruduğuna dair inanç malzemesi oldu.
Ateş; Aynı zamanda efsanelerin de anası oldu, kaynaklık etti: İnsanoğlunun yaratıcı hayallerinin sınırlarını hep zorladı. İnsanlar; Ateşin diğer dünyalar arasındaki varlıklarla iletişim kurulmasını sağladığını da hep düşündüler, hayal ettiler. Ateş saçan ejderhalar hakkında efsaneler boşuna anlatılmadı elbet!
Antalya Soba Müzesi belgeselinde bahsettiğimiz gibi; Prometheus, Olympos’taki kutsal ateşten bilgiyi simgeleyen bir kıvılcım çalıp insanlara hediye etti. Ateşin varlığını ve kutsallığını, ateş saçlı Od Ana'nın koruduğuna inanıldı. Her dönemde inançlara göre farklı mistik anlamlara büründü, mistisizmin gelişimine kaynaklık etti.
Eski yerliler; hep etrafında döndüler ateşin! Hareketlerini taklit ettiler, onun gibi hissetmek için sürekli ateş dansı yaptılar, yani ateşle dans ettiler. Halen Orta Anadolu da bile yaygın olan ateş üzerinden atlarken dilekler tutulur, dualar edilir. Yeri geldi en büyük düşmanı suyu bile alt etti. Kızgın kömür, reçine, kireç, kükürt ve ziftle birleşip oluşan ve; böylece su döküldükçe alevi artan Grejuva denilen Yunan-Rum Ateşi ile tarihteki savaşların akışını da değiştirdi.
Antalya Soba Müzesi Belgesinde de anlattığımız gibi ilk çağlarda mağaraları aydınlatan ateş, daha sonra mumlar eşliğinde Orta Çağ dini törenleri ve ayinlerinde kullanıldı. Bugün ev dekorasyonlarının baş aktörü haline gelen mumlar, elektriğin icadına kadar insanların aydınlatıcısı oldu. Romalıların donyağını sıvı hale getirerek ürettikleri mum, daha sonra benzer teknikle balmumundan üretilmeye başlandı.

---------------------------------------------
Kamera/Metin Yazım : Mehmet SÖKMEN
Seslendirme : Rüksan Atak SÖKMEN
Çekim Tarihi : 13.11.2016
Prodüksiyon Yapım Tarihi: 14.11.2016
Video Prodüksiyon Yapım, Yayın Ve Yönetmeni: Mehmet SÖKMEN - 0532 525 84 93
Рекомендации по теме
join shbcf.ru