filmov
tv
JGK davası Kurmay Yarbay Bülent Ak_1. Bölüm
Показать описание
Jandarma Genel Komutanlığı Karargah davasında sanık Yarbay Bülent Ak_15 Temmuz_Jandarma çevresindeki ölüm ve yaralamaları anlatıyor.
Ankara 23. ACM 2017/30 Esas
Mahkeme Başkanı: Abdullah Köksal
Zabta göre duruşma tarihi: 5 Şubat 2020
8 kez ağırlaştırılmış müebbet cezasına mahkum edilen Yarbay Ak'ın "GEÇMİŞ GÜNAHIN GÖLGESİ UZUN OLUR" başlığı verdiği savunmasından bir bölüm:
Bu darbe başarılı olsaydı, ben size Arif ÇETİN ve personelimin söyleyeceği şeyi kısaca özetleyeyim.
“Efendim, Turgut ASLAN beni aradı. Komutanım darbe oluyor, dedi. Ben de ne bekliyordun ki? Olur tabi dedim. Komutanım ben sizin karargâha yakınım. Sizin oraya geleyim, görüşelim dedi. Ben de neyi görüşeceğiz hemen karargâha geçiyorum ben dedim. Yolda, bizin Harekat Merkezi Amiri Kurmay Yarbay Bülent AK var onu aradım. Bana Genelkurmay’dan sıkıyönetim mesajı geldi, her yerden evrak geliyor, darbe oluyor Komutanım. Ben, personel, bu kanunsuz ve hukuksuz emri uygulayıp, yanlış bir şeye karışmasın diye Harekât Merkezini kullanılamaz hale getirdim ve personeli Harekât Merkezinden çıkarttım. Dedi. Be de, hemen sıkıyönetim mesajını tüm birliklere çekecek şekilde hazırla, ben beş dakikaya kadar oradayım.
Sen veya personelden herhangi bir emrin uygulanmasında direnç veya gevşeklik gösterirse gereğini yaparım. Hemen personeline emrimi ilet… dedim. Tabii, sıkıyönetim emrine karşı gelenler karargâhı ele geçirmiş, benim emirlerin uygulanmasını sağlamam gerekiyordu. PÖH’ten ve JÖAK’tan takviye kuvvet çağırdım. Bizim albaylar dedi ki,, içeridekiler sıkıyönetim emirlerine karşı geliyor. Operasyon unsurlarını, tabi yönlendirdim.. Ahmet HACIOĞLU da başlarında…İçerideki sıkıyönetim emirlerine karşı gelenleri etkisiz hale getirmişler.. benim sonradan haberim oldu..
Ben o gece sıkıyönetim emirlerinin uygulanması için çalıştım.. Basına yaptığım açıklamada kanunsuz hiç bir emre uyulmayacağını, jandarmanın emir komuta ilişkisi içerisinde olduğunu söyledim. Bakın, imam bile benim tavır ve davranışlarımdan darbeyi desteklediğimi anladığını söylemektedir. Hani, ben sıkıyönetim emrinde görevden alınmışım ama bunun sebebini bilmiyorum. Bu emirde benim görevden alınmış görünmem, darbeye karşı olduğum anlamına gelmez.. Bakın Bülent Yarbayı aradığımda o da bana böyle bir şey söylemedi. Ama bana karşı söyleseydi de fark etmezdi, çünkü ben ister görevli olayım, ister görevli olmayayım, sıkıyönetim emirlerinin uygulanması için çalışırdım.” diyecekti.
Benim personelim de, bu darbe başarılı olsaydı “Efendim, şube müdürümüz harekât merkezinden bizi çıkardı ve darbeyle ilgili gelen sıkıyönetim emirlerini uygulatmamıza ve görevi yapmamıza engel oldu. Hatta Hakan Ragıp YÜCEER; darbe oluyorsa “silahımızı alıp destek olalım” dedi. Harekât Merkezinden bizi çıkartması ve orayı boşaltması normal değildir. Çünkü bizim her birimizin yaptığı iş teknik bilgi ve özellik içermektedir. Dolayısıyla, en az iki haftalık bir oryantasyon eğitimini gerektirmektedir. Bizim orada olmamamız demek Harekât Merkezinin çalışmaması demektir. Biz Bülent Yarbayın sıkıyönetim emirlerinin uygulanmasına kasıtlı olarak engel olduğunu ve amirlik yetkilerini kullanarak, bizim irademizi ipotek altına aldığını düşünüyoruz” diyeceklerdi. Başka ne diyeceklerdi ki? Yani ben her halükarda yargılanıyor olacaktım."
Ankara 23. ACM 2017/30 Esas
Mahkeme Başkanı: Abdullah Köksal
Zabta göre duruşma tarihi: 5 Şubat 2020
8 kez ağırlaştırılmış müebbet cezasına mahkum edilen Yarbay Ak'ın "GEÇMİŞ GÜNAHIN GÖLGESİ UZUN OLUR" başlığı verdiği savunmasından bir bölüm:
Bu darbe başarılı olsaydı, ben size Arif ÇETİN ve personelimin söyleyeceği şeyi kısaca özetleyeyim.
“Efendim, Turgut ASLAN beni aradı. Komutanım darbe oluyor, dedi. Ben de ne bekliyordun ki? Olur tabi dedim. Komutanım ben sizin karargâha yakınım. Sizin oraya geleyim, görüşelim dedi. Ben de neyi görüşeceğiz hemen karargâha geçiyorum ben dedim. Yolda, bizin Harekat Merkezi Amiri Kurmay Yarbay Bülent AK var onu aradım. Bana Genelkurmay’dan sıkıyönetim mesajı geldi, her yerden evrak geliyor, darbe oluyor Komutanım. Ben, personel, bu kanunsuz ve hukuksuz emri uygulayıp, yanlış bir şeye karışmasın diye Harekât Merkezini kullanılamaz hale getirdim ve personeli Harekât Merkezinden çıkarttım. Dedi. Be de, hemen sıkıyönetim mesajını tüm birliklere çekecek şekilde hazırla, ben beş dakikaya kadar oradayım.
Sen veya personelden herhangi bir emrin uygulanmasında direnç veya gevşeklik gösterirse gereğini yaparım. Hemen personeline emrimi ilet… dedim. Tabii, sıkıyönetim emrine karşı gelenler karargâhı ele geçirmiş, benim emirlerin uygulanmasını sağlamam gerekiyordu. PÖH’ten ve JÖAK’tan takviye kuvvet çağırdım. Bizim albaylar dedi ki,, içeridekiler sıkıyönetim emirlerine karşı geliyor. Operasyon unsurlarını, tabi yönlendirdim.. Ahmet HACIOĞLU da başlarında…İçerideki sıkıyönetim emirlerine karşı gelenleri etkisiz hale getirmişler.. benim sonradan haberim oldu..
Ben o gece sıkıyönetim emirlerinin uygulanması için çalıştım.. Basına yaptığım açıklamada kanunsuz hiç bir emre uyulmayacağını, jandarmanın emir komuta ilişkisi içerisinde olduğunu söyledim. Bakın, imam bile benim tavır ve davranışlarımdan darbeyi desteklediğimi anladığını söylemektedir. Hani, ben sıkıyönetim emrinde görevden alınmışım ama bunun sebebini bilmiyorum. Bu emirde benim görevden alınmış görünmem, darbeye karşı olduğum anlamına gelmez.. Bakın Bülent Yarbayı aradığımda o da bana böyle bir şey söylemedi. Ama bana karşı söyleseydi de fark etmezdi, çünkü ben ister görevli olayım, ister görevli olmayayım, sıkıyönetim emirlerinin uygulanması için çalışırdım.” diyecekti.
Benim personelim de, bu darbe başarılı olsaydı “Efendim, şube müdürümüz harekât merkezinden bizi çıkardı ve darbeyle ilgili gelen sıkıyönetim emirlerini uygulatmamıza ve görevi yapmamıza engel oldu. Hatta Hakan Ragıp YÜCEER; darbe oluyorsa “silahımızı alıp destek olalım” dedi. Harekât Merkezinden bizi çıkartması ve orayı boşaltması normal değildir. Çünkü bizim her birimizin yaptığı iş teknik bilgi ve özellik içermektedir. Dolayısıyla, en az iki haftalık bir oryantasyon eğitimini gerektirmektedir. Bizim orada olmamamız demek Harekât Merkezinin çalışmaması demektir. Biz Bülent Yarbayın sıkıyönetim emirlerinin uygulanmasına kasıtlı olarak engel olduğunu ve amirlik yetkilerini kullanarak, bizim irademizi ipotek altına aldığını düşünüyoruz” diyeceklerdi. Başka ne diyeceklerdi ki? Yani ben her halükarda yargılanıyor olacaktım."
Комментарии