51 yıldır ağaç işlemeleri yapıyor... Tam 10 usta yetiştirdi

preview_player
Показать описание
Bartın’ın Amasra ilçesinde ilkokuldan mezun olduktan sonra ağaç işlemeleri dükkanında çalışmaya başlayan Recep Işık (65), 51 yıldır dişbudak ağacından el işlemeleri hediyelik ve süs eşyası yapıyor. Işık, çırak yetişmemesi nedeniyle, mesleğin sona ermesinden korkuyor.

Ata mesleği olarak kabul edilen ve şu anda ilçeye bağlı Ahatlar köyünde, 40 yıldır gelenek haline gelen ağaç oyma el işlemeleri sanatını yürüten 14 usta bulunuyor. Köyde yaşayan 2 çocuk babası emekli Recep Işık, 14 yaşındaki iken dedesinin tavsiye üzerine Amasra kent merkezinde bulunan meşhur çekiciler çarşısında hediyelik eşya yapan Hacı Yıldırım’ın yanında çırak olarak başladı. 1975 yılına kadar çıraklığını sürdüren Işık, 40 yıl önce köyündeki 2 katlı evin alt katındaki 40 metrekarelik yerde kendi ağaç işlerini yapmaya başladı. 5 yıl önce internet üzerinden satış yapmaya başlayan Işık, elindeki torna malzemeleriyle Adapazarı’ndan getirdiği Diş-budak ağacı ile ağaç kalem, kül tablası, sarımsak havanı, şekerlik, baharatlık, kuru yemişlik, masaüstü kalemlik, lokumluk yaparak, satışa sunuyor.

10 USTA YETİŞTİRDİ

Özellikle 20 yıl önce piyasa sürülen Çin ürünleri nedeniyle ağaç işlerine ciddi oranda azalma olduğu ve yeni çırakların da ağaç işlerine ilgi duymadığı görülüyor. Recep Işık kendi el emeğiyle yaptığı işleri büyük oğlu Turgay Işık (42) ile yapmaya çalışıyor. 51 yıllık ağaç oyma ustası Recep Işık, meslek hayatında 10 usta yetiştirdi.

‘ATA MESLEĞİMİZ ÇİN’DEN GELEN ÜRÜNLERE YENİLİYOR’

İlkokuldan mezun olduktan sonra ağaç işlerini yaptığını söyleyen Recep Işık, "40 yıldır evimin altında kurduğum atölye ile bu mesleği sürdürüyorum. Mesleği 51 yıldır yapıyorum. Şu anda dişbudak ağacı bizim bölgemizde azaldığı için hammadde ağacı Adapazarı’ndan getiriyoruz. Mesleğimiz artık bitmek üzere, Çin ürünleri 20 yıl önce piyasa girince bizim de işler düşmeye başladı. Şu anda bizler satışlarımızı internet üzerinden yapıyoruz. Talep olduğunu görüyoruz. Ama şu anda çırak yetişmiyor. Şu ana kadar 10 çırak yetiştirmişimdir. Oğlumla birlikte bu mesleği sürdürmeye çalışıyoruz. Bilmiyorum, o devam ettirir mi, inşallah bu ata mesleğimiz bu köyde bitmez" diye konuştu. #haber #gündem #sondakika
Рекомендации по теме
Комментарии
Автор

17. ve 18. yüzyıl Osmanlı ahşap işçiliğinde lake tekniğiyle yapılan eşyalar, özellikle Edirne’de sıklıkla görüldüğünden Edirnekârî (Edirne işi) adını taşır. Bir boyama-renk verme sanatı olan Edirnekârî, konutlardaki tavanlar, kapılar, dolaplar, sandık ve çekmecelerde sıklıkla görülür. Ahşap dışında mukavva ve deri üzerine de uygulanan bu teknik zahmetli ve özen isteyen bir iştir. Öncelikle işlenecek malzemenin üstündeki pürüzler giderilir. Ardından yüzeyin sürülecek boyaları emmemesi için bir kat vernik sürülür. Vernik kuruyunca bitkisel kompozisyonlarda desenler boyalar ve altın kullanılarak uygulanır. Boyalar kuruduktan sonra üzerine birkaç kez, arada kurumaları beklenerek lak (cila) sürülü

TRBURAKSLITHERIO
Автор

Ahşap işlerinde kullanılan ağaç türleri çeşitlilik göstermekle birlikte en yaygın olanlar dayanıklılık ve işleme kolaylığı bakımından abanoz, meşe, ceviz, elma, armut, şimşir, sedir, ıhlamur ve güldür. Ahşap sanatı örneklerinde kullanılan desenler ve motifler büyük zenginliğe sahiptir. İslam sanatının ilk evrelerinde genel anlamda derleyici bir ifade dikkati çekerken; Türklerin Anadolu’ya beraberlerinde getirdikleri teknik ve üslupların yerli bezeme kaynaklarıyla kaynaşmasından yeni bir sentez doğar. Ahşap bezemelerde bitkisel, geometrik, yazı (hat) ve az da olsa figür tasvirleri dikkat çeker. Osmanlı’da ağaç işi sanatkârlarına “neccar” denir.

TRBURAKSLITHERIO
Автор

51 yılda 10 usta az demekki geçimsiz bi adammış

cesurlar
Автор

17. ve 18. yüzyıl Osmanlı ahşap işçiliğinde lake tekniğiyle yapılan eşyalar, özellikle Edirne’de sıklıkla görüldüğünden Edirnekârî (Edirne işi) adını taşır. Bir boyama-renk verme sanatı olan Edirnekârî, konutlardaki tavanlar, kapılar, dolaplar, sandık ve çekmecelerde sıklıkla görülür. Ahşap dışında mukavva ve deri üzerine de uygulanan bu teknik zahmetli ve özen isteyen bir iştir. Öncelikle işlenecek malzemenin üstündeki pürüzler giderilir. Ardından yüzeyin sürülecek boyaları emmemesi için bir kat vernik sürülür. Vernik kuruyunca bitkisel kompozisyonlarda desenler boyalar ve altın kullanılarak uygulanır. Boyalar kuruduktan sonra üzerine birkaç kez, arada kurumaları beklenerek lak (cila) sürülür.



En erken örnekleri 12. yüzyılda Mısır, Halep ve Anadolu’da görülen kündekârî tekniğiyse, küçük ölçüde geometrik parçaların, yapıştırma ve/veya çakma işlemi olmaksızın, yalnızca yivler yardımıyla birbirine geçirilmesidir. Bir çatma tekniği olan kündekâride çokgen, baklava ve yıldız formuna sahip, içi arabesk rölyefli ahşap parçalarla bunları birbirine bağlayan oluklu ahşap kirişler iç içe geçerek bağlanır. Bu parçaları birbirine tutturmak için çivi veya tutkal kullanılmaz. Parçalar geçme olduğundan, ahşabın zamanla çeşitli etkenlerle kuruyup ufalmasına bağlı blok şeklinde ayrılmalar ve yarıklar oluşmaz.



Kündekârî yapımında elma, armut, ceviz, şimşir gibi dayanıklı ağaçlar kullanılır. Kimi zaman arka yüzeyde, sağlamlığı artırmak için, çerçeve veya kasnak bulunur. Minber aynaları, kapı ve pencere kanatları, kürsü gibi alanlara uygulanır. Yapımı güç ve özen isteyen bir teknik olduğundan, görünüşü hakiki kündekârîye benzeyen ama çatma-geçme yöntemiyle değil çakma, kabartma, yapıştırma, oyma gibi yöntemlerle kündekârî görünümü verilmiş eserlere de rastlanır. Bunlara “taklit/sahte kündekârî” denir.



Günümüzde ahşap sanatları, usta-çırak ilişkisiyle geleneksel yöntem ve malzemeler kullanılarak sürdürülmektedir.

TRBURAKSLITHERIO