filmov
tv
Asla Pes Etmedim - Hayati İnanç | Derdini Söyle
Показать описание
Hayati İnanç'ın daimi konuşmacı olduğu 'Derdini Söyle' programını bu hafta Yusuf Turgut sundu. Yusuf Turgut'un çok ilginç bir hikayesi var. Kendisi doğuştan engelli ancak çocuk yaşından itibaren anne ve babasının destekleri sayesinde kendisiyle barışık yaşamayı çok iyi talim edip hayatının merkezine yerleştirmiş.
Yusuf açılışta Hayati İnanç'a benim derdim; kaldırımların yüksekliği, Türkiye'de yaşama zorluğu, insanların bize bakışı, bir sporcu olarak sponsor bulamıyor oluşum gibi şeyler benim derdim değil. Sakatlık Rabbimin bir lütfudur. Bu dert dedikleri benim nimet saydığım, sadet saydığım lütuftur. Bunun sırrına vakıf olabilirsek olaylara biraz daha farklı yönden bakma kabiliyeti kazanırız. Ama bana bunu lütuf gibi gösteren muhterem anne babam olmuştur. Onlar için sizden bir dua istiyorum, dedi.
Derdimiz, bir büyüğüm ile tanıştım bu söz benim hayatımı ziyadesiyle değiştirdi. Söz şöyle 'Her şey sevmekle başladı.' Ben bu sözü duyana kadar kendimi iyi insan zannediyordum, kendimi seviyor sanıyordum. Halbuki ne iyi insanmışım, ne de sevebiliyormuşum. Uzaktan yakından zerre yanaşamamışım.. 'Her şey sevmekle başladı' sözünden sonra benim hayatımın birinci kısmına hep sevmek oturdu. Buradan yola çıkarak size sorayım hocam, bir yarin gönlüne nasıl gireriz?
Hayati İnanç: evvela böyle diyerek gireriz ilk adım bu...
Yusuf: Biz de ayak yok nasıl yapacağız? :)
Hayati İnanç: Biz de var da ne oluyor... Sen merkezinden yakalamışsın meseleyi. Bana hocam dedi ki; "Her derdin, her felaketin sebebi dünya sevgisidir. " Dünya sevgisi varsa bir kalpte, artık bütün felaketler onun içindir. Muhakkak kalpten atılması lazım bunun dedi. Nasıl kurtulurum? Saadete nasıl ererim? Ben Allah'a nasıl kavuşurum? sualime verilen ilk cevap. Dünya sevgisi kalpte varken hiç bir hayır vasıl olmaz. Onun atılması lazım. Ancak dedi; kalpten bu bela, bu felaket ne namazla, ne oruçla, ne zikirle, ne cihatla, ne zekatla, ne hacla bunların hiç biriyle çıkmaz. İki çaresi vardır. Bir Allah dostunun gönlüne girmek ya da onu gönlünde bulundurmak dedi. Hayatımın merkezine koyduğum şey budur benim.
Bir büyük zat Şah-ı Nakşıbend, talebesine sordu; sen mi seviyorsun, biz mi? Sual çok çetin bir imtihan aslında. Çocukta gayet samimi bir şekilde bildiğini söyledi. Efendim siz bize acıyorsunuz, merhamet ediyorsunuz biz de sizi seviyoruz dedi. Yani sevmeyi kendisine aldı. Ben seviyorum, sen acıyorsun demiş oldu. :) Bu cevabı kendisi beğendide söyledi amma burda geçerli değil bu cevap. Hazret bütün sevgisini çekti, taş gibi kaldı eyvaah dedi. Tasarruf onda çünkü direksiyon onda. Anladı ve elini öptü bağışlayın efendim dedi sevende sizsiniz dedi. Sevgi yukardan gelir.
Devamı videomuzda :)
Gelin, Beraber Yürüyelim...
#mymecra #hayatiinanç #ZehraGrup
MyMecra’nın diğer oynatma listeleri:
Bizi aşağıdaki Sosyal Medya Adreslerimizden takip edebilirsiniz
Programlarımızı PODCAST olarak takip edebileceğiniz platformlar:
Yusuf açılışta Hayati İnanç'a benim derdim; kaldırımların yüksekliği, Türkiye'de yaşama zorluğu, insanların bize bakışı, bir sporcu olarak sponsor bulamıyor oluşum gibi şeyler benim derdim değil. Sakatlık Rabbimin bir lütfudur. Bu dert dedikleri benim nimet saydığım, sadet saydığım lütuftur. Bunun sırrına vakıf olabilirsek olaylara biraz daha farklı yönden bakma kabiliyeti kazanırız. Ama bana bunu lütuf gibi gösteren muhterem anne babam olmuştur. Onlar için sizden bir dua istiyorum, dedi.
Derdimiz, bir büyüğüm ile tanıştım bu söz benim hayatımı ziyadesiyle değiştirdi. Söz şöyle 'Her şey sevmekle başladı.' Ben bu sözü duyana kadar kendimi iyi insan zannediyordum, kendimi seviyor sanıyordum. Halbuki ne iyi insanmışım, ne de sevebiliyormuşum. Uzaktan yakından zerre yanaşamamışım.. 'Her şey sevmekle başladı' sözünden sonra benim hayatımın birinci kısmına hep sevmek oturdu. Buradan yola çıkarak size sorayım hocam, bir yarin gönlüne nasıl gireriz?
Hayati İnanç: evvela böyle diyerek gireriz ilk adım bu...
Yusuf: Biz de ayak yok nasıl yapacağız? :)
Hayati İnanç: Biz de var da ne oluyor... Sen merkezinden yakalamışsın meseleyi. Bana hocam dedi ki; "Her derdin, her felaketin sebebi dünya sevgisidir. " Dünya sevgisi varsa bir kalpte, artık bütün felaketler onun içindir. Muhakkak kalpten atılması lazım bunun dedi. Nasıl kurtulurum? Saadete nasıl ererim? Ben Allah'a nasıl kavuşurum? sualime verilen ilk cevap. Dünya sevgisi kalpte varken hiç bir hayır vasıl olmaz. Onun atılması lazım. Ancak dedi; kalpten bu bela, bu felaket ne namazla, ne oruçla, ne zikirle, ne cihatla, ne zekatla, ne hacla bunların hiç biriyle çıkmaz. İki çaresi vardır. Bir Allah dostunun gönlüne girmek ya da onu gönlünde bulundurmak dedi. Hayatımın merkezine koyduğum şey budur benim.
Bir büyük zat Şah-ı Nakşıbend, talebesine sordu; sen mi seviyorsun, biz mi? Sual çok çetin bir imtihan aslında. Çocukta gayet samimi bir şekilde bildiğini söyledi. Efendim siz bize acıyorsunuz, merhamet ediyorsunuz biz de sizi seviyoruz dedi. Yani sevmeyi kendisine aldı. Ben seviyorum, sen acıyorsun demiş oldu. :) Bu cevabı kendisi beğendide söyledi amma burda geçerli değil bu cevap. Hazret bütün sevgisini çekti, taş gibi kaldı eyvaah dedi. Tasarruf onda çünkü direksiyon onda. Anladı ve elini öptü bağışlayın efendim dedi sevende sizsiniz dedi. Sevgi yukardan gelir.
Devamı videomuzda :)
Gelin, Beraber Yürüyelim...
#mymecra #hayatiinanç #ZehraGrup
MyMecra’nın diğer oynatma listeleri:
Bizi aşağıdaki Sosyal Medya Adreslerimizden takip edebilirsiniz
Programlarımızı PODCAST olarak takip edebileceğiniz platformlar:
Комментарии