filmov
tv
Melekler, ilim talep eden kimseye kanatlarını koyarlar hadisi ve bunu alaya alanın başına gelen
Показать описание
AÇIKLAMA:
Hadîsi şerifte, «Melekler, İlim talep eden kimseyi memnun etmek için kanatlarını (onun ayakla» altına) kor(lar).» buyurulmuştur.
Sâdık ve masduk olan Peygamber efendimizin bu cümlesi, îman sahibi müminlerin, bu acâip hakikate itirazsız bir şekilde inanmasını gerektirir. Zira cenâbu hak, hak yolcusu sevgili kuluna, meleklerin, tevâzû, hürmet, iltifat, yardım, kolaylık, merhamet ve şefkatle ikramda bulunmalarını yaparak, ilmin ve o ilme çalışanın kıymetini takdir ettirmektedir.
Meleklerin, ilim tahsil edenlerin ayaklarının altına tevazu kanatlarını koymasına inanmayıp, alaya almak çok tehlikeler tevlid eder.
Netekim ibni Kayyım Ahmet bin Şuayb (R.A) den naklen şöyle
denilmiştir :
«Biz Basra'da bâzı muhaddislerin (hadis bilginlerinin) yanında idik, bu hadis bize okudu. O mecliste mutezileden bir şahıs var idi, hemen bu hadisi istihza etti. Vallahi, yarın (İlim talebine gelirken) ayaklarıma nâlin giyip o şekilde meleklerin kanatlara kıracağım. İşte o adam böyle giyip yürüdü, derhal her iki ayağı kurudu ve sanki ayakları yenip yok olma hâlî vâkî oldu.
— Tabarâni (R.A) de dediki : îbni Yahya Essâcî (R.A) den işittim, diyordu : Biz Basra'nın ziftli yolundan bâzî muhaddislerin kapısına (hadis öğrenmek için) yürümüştük, yürümeyi süratlendırdık ve bizimle yürüyen ve dînî itham eden bir adamda var idi, hemen o dini maskaraya alıp eğlenen adam, hadîsi alaya alarak dedi ki;
— Ayaklarıma, meleklerin kanatlarına basmayıp kaldırınız, onların kanatlarını kırmasınlar. Hemen bu sözün akabinde derhal orada, o adamın her iki ayağı kurudu ve bacağından kopup yere düştü.»
Binâenaleyh cennet yolu olan nurlu ilim yoluna, iyi niyet ve gayelerle gidelim. Zira o yolda meleklerin ayaklarımızın altına kanatlarını serdiklerini unutmayalım ve bu inançla ilim talebine gidelim. Böyle gidelim ki, gittiğimiz yolun ve öğreneceğimiz ilmin, fâidesini ve ecrini bulalım. Bilhassa Peygamber efendimizin, mübarek söz ve buyruklarına saygılı olalım. İtiraz ve alaya almak gibi tehlikeli ve kötü davranıştan son derece kaçınalım.
Şayet Resûlüllah Sallallahü aleyhi vesellem efendimizin, mübarek söz ve fillerini tahkir eder ve alaya alırsak, hem dünyada ve hem uhrâda helak olup Perişan oluruz. Bu hususta siyer ve ahlak kitaplarında pek çok misaller vardır.
*
Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem”, (Melekler ilim öğrenenlerin bu işinden râzı olduklarından, kanatlarını yere sererler) buyurmuştu. Zındıklardan biri bunu işitince, “Ben o meleklerin kanatlarını kıracağım” diyerek, nalınlarının altına demir çiviler çaktı. Mâlik bin Enes’in “radıyallahü anh” ilim meclisine doğru gitti. Giderken, ayağına giydiği çivili nalınlarını yere vurarak, “Meleklerin kanatlarını kırıyorum” diyordu. O sırada birdenbire ayağı takılıp yere düştü ve bir daha ayağa kalkamadı. Onu evine götürdüler. İki ayağında ağrılı bir hastalık meydana geldi ve ayaklarını kestiler. Ölünceye kadar kötürüm kaldı...Bu hâdiseyi nakleden kimse şöyle demiştir: “Ben o kimseyi önceden görmüştüm. Ceylân gibi hızlı giderdi. Sonra ömrünün sonuna kadar kötürüm kaldığını da gördüm...”
Hadîsi şerifte, «Melekler, İlim talep eden kimseyi memnun etmek için kanatlarını (onun ayakla» altına) kor(lar).» buyurulmuştur.
Sâdık ve masduk olan Peygamber efendimizin bu cümlesi, îman sahibi müminlerin, bu acâip hakikate itirazsız bir şekilde inanmasını gerektirir. Zira cenâbu hak, hak yolcusu sevgili kuluna, meleklerin, tevâzû, hürmet, iltifat, yardım, kolaylık, merhamet ve şefkatle ikramda bulunmalarını yaparak, ilmin ve o ilme çalışanın kıymetini takdir ettirmektedir.
Meleklerin, ilim tahsil edenlerin ayaklarının altına tevazu kanatlarını koymasına inanmayıp, alaya almak çok tehlikeler tevlid eder.
Netekim ibni Kayyım Ahmet bin Şuayb (R.A) den naklen şöyle
denilmiştir :
«Biz Basra'da bâzı muhaddislerin (hadis bilginlerinin) yanında idik, bu hadis bize okudu. O mecliste mutezileden bir şahıs var idi, hemen bu hadisi istihza etti. Vallahi, yarın (İlim talebine gelirken) ayaklarıma nâlin giyip o şekilde meleklerin kanatlara kıracağım. İşte o adam böyle giyip yürüdü, derhal her iki ayağı kurudu ve sanki ayakları yenip yok olma hâlî vâkî oldu.
— Tabarâni (R.A) de dediki : îbni Yahya Essâcî (R.A) den işittim, diyordu : Biz Basra'nın ziftli yolundan bâzî muhaddislerin kapısına (hadis öğrenmek için) yürümüştük, yürümeyi süratlendırdık ve bizimle yürüyen ve dînî itham eden bir adamda var idi, hemen o dini maskaraya alıp eğlenen adam, hadîsi alaya alarak dedi ki;
— Ayaklarıma, meleklerin kanatlarına basmayıp kaldırınız, onların kanatlarını kırmasınlar. Hemen bu sözün akabinde derhal orada, o adamın her iki ayağı kurudu ve bacağından kopup yere düştü.»
Binâenaleyh cennet yolu olan nurlu ilim yoluna, iyi niyet ve gayelerle gidelim. Zira o yolda meleklerin ayaklarımızın altına kanatlarını serdiklerini unutmayalım ve bu inançla ilim talebine gidelim. Böyle gidelim ki, gittiğimiz yolun ve öğreneceğimiz ilmin, fâidesini ve ecrini bulalım. Bilhassa Peygamber efendimizin, mübarek söz ve buyruklarına saygılı olalım. İtiraz ve alaya almak gibi tehlikeli ve kötü davranıştan son derece kaçınalım.
Şayet Resûlüllah Sallallahü aleyhi vesellem efendimizin, mübarek söz ve fillerini tahkir eder ve alaya alırsak, hem dünyada ve hem uhrâda helak olup Perişan oluruz. Bu hususta siyer ve ahlak kitaplarında pek çok misaller vardır.
*
Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem”, (Melekler ilim öğrenenlerin bu işinden râzı olduklarından, kanatlarını yere sererler) buyurmuştu. Zındıklardan biri bunu işitince, “Ben o meleklerin kanatlarını kıracağım” diyerek, nalınlarının altına demir çiviler çaktı. Mâlik bin Enes’in “radıyallahü anh” ilim meclisine doğru gitti. Giderken, ayağına giydiği çivili nalınlarını yere vurarak, “Meleklerin kanatlarını kırıyorum” diyordu. O sırada birdenbire ayağı takılıp yere düştü ve bir daha ayağa kalkamadı. Onu evine götürdüler. İki ayağında ağrılı bir hastalık meydana geldi ve ayaklarını kestiler. Ölünceye kadar kötürüm kaldı...Bu hâdiseyi nakleden kimse şöyle demiştir: “Ben o kimseyi önceden görmüştüm. Ceylân gibi hızlı giderdi. Sonra ömrünün sonuna kadar kötürüm kaldığını da gördüm...”