filmov
tv
Engin Nurşani - Yabancı
Показать описание
"seni bir boşluğa attım
gövdemi başka gövdeler bilmeyecek artık
boşluk sesi ol...
hoşluk sesi ol...
sonra dönüp üz beni...
yüzüm yüzünü terk edeli kıştı.
yeni yeni kıştı.
kollarım kendi bacaklarımı sarmıştı.
fotoğrafta görünmeyen ışıklar vardı. sandalyenin ucuna oturmuştum.
gözlerim bacaklarıma dolanan kollarıma,
sonra bacaklarıma, sonra daha uzağa, salondan da uzağa,
o yok yere bakıyordu...
seni bir boşluğa attım
gitmek üzereydim kalktım
boşluk sesi ol...
hoşluk sesi ol...
gözlerimdeki ay ışığı
gözlerinin körlüğü içindi.
hadi benim umarsızım
ben ölmek üzereyim
yorgunluğum da öyle
sabrımın son parçasını da yedim az önce.
hadi benim suskunum
geçtiğim yılları yaktım ardımda
çocukluğumdan gelirken düştüğüm o keskin virajdan sürüklendiğim bu vakte dek sıkıca tuttuğum kırık dökük inançlarım bile ölmek üzere.
hadi benim kırgınım
kışın bana yaptıklarından,
yazın beni öldüren yıldızlarından sonra yitirdiğim mevsimler değil,
vaktim yok,
baktığım yerleri yaktım
içime ağladığım suları da içtim
az önce.
seni şimdi bir yabancı gibi karşıma alıp
sanki senden bahsetmiyormuşum gibi yapıp
sanki benden bahsetmiyormuşum gibi
hatta bir aşktan bahsetmiyormuşum gibi
fırtınayı ve huzuru anlatacağım sana.
yılları ve yolları, limanları ve fırtınayı
ve aşkın belki hiç adı geçmeyen kuzeyini
aşkın bu kuzeyden nasıl düşürüldüğünü,
artık sonsuza dek yitirdiğimizi
büyünün bitişini,
hiç gerekmeyen yıllarda huzur,
çok gereken yıllarda da fırtına
nasıl yaşanır onu anlatacağım.
seni bir yabancı gibi karşıma alıp
bunun dayanıklı bir şey olmadığını
sürekli kılınmadığını, çünkü aşkın
yapılan bir şey olmadığını,
başlangıçta bir melek konduğunu
sonunda bir kelebek öldüğünü,
yani kısacık sürdüğünü, oysa hayatın
bir korkular ve alışkanlıklar bütünü olduğunu,
bütün bunları sana
nasıl anlatacağım?
kalbim
ölü mevsimler gibisin
bir şeyin görünmeyen iyi yanları gibi
ama bitti mevsim,
bir başka yolcu yok sana
fark etmez gibisin.
kalbim
demir masanın küfü, örtünün yırtığı
camın kırığı, patlayan freni hayatımın
kalbim, anla, bitti mevsim
bir başka yolcu yok sana."
birhan keskin
_____________________________
Zaman mı hızlandı vakit bir başka
Zaman mı hızlandı vakit bir başka
Geceyi Kaybettim günler yabancı
Geçen yıllar gençliğimi götürdü
Hayalim yarına dünler yabancı
Hayalim yarına dünler yabancı
Geçen yıllar gençliğimi götürdü
Hayalim yarına dünler yabancı
Hayalim yarına dünler yabancı
Hayalim yarına dünler yabancı
Şu ulu çınarın boynu bükülmüş
Şu ulu çınarın boynu bükülmüş
Daha güz gelmeden dalı dökülmüş
Hangi fırtınadan kökü sökülmüş
Baharda bir başka inler yabancı
Baharda bir başka inler yabancı
Hangi fırtınadan kökü sökülmüş
Baharda bir başka inler yabancı
Baharda bir başka inler yabancı
Baharda bir başka inler yabancı
Nurşaniyem sen ölürsen nem kalır
Nurşaniyem sen ölürsen nem kalır
İnsan isen birkaç seven can kalır
Zalım zulüm eder sanma nam kalır
İnsana insanlık kinler yabancı
İnsana insanlık kinler yabancı
Zalım zulüm eder sanma nam kalır
İnsana insanlık kinler yabancı
İnsana insanlık kinler yabancı
İnsana insanlık kinler yabancı
gövdemi başka gövdeler bilmeyecek artık
boşluk sesi ol...
hoşluk sesi ol...
sonra dönüp üz beni...
yüzüm yüzünü terk edeli kıştı.
yeni yeni kıştı.
kollarım kendi bacaklarımı sarmıştı.
fotoğrafta görünmeyen ışıklar vardı. sandalyenin ucuna oturmuştum.
gözlerim bacaklarıma dolanan kollarıma,
sonra bacaklarıma, sonra daha uzağa, salondan da uzağa,
o yok yere bakıyordu...
seni bir boşluğa attım
gitmek üzereydim kalktım
boşluk sesi ol...
hoşluk sesi ol...
gözlerimdeki ay ışığı
gözlerinin körlüğü içindi.
hadi benim umarsızım
ben ölmek üzereyim
yorgunluğum da öyle
sabrımın son parçasını da yedim az önce.
hadi benim suskunum
geçtiğim yılları yaktım ardımda
çocukluğumdan gelirken düştüğüm o keskin virajdan sürüklendiğim bu vakte dek sıkıca tuttuğum kırık dökük inançlarım bile ölmek üzere.
hadi benim kırgınım
kışın bana yaptıklarından,
yazın beni öldüren yıldızlarından sonra yitirdiğim mevsimler değil,
vaktim yok,
baktığım yerleri yaktım
içime ağladığım suları da içtim
az önce.
seni şimdi bir yabancı gibi karşıma alıp
sanki senden bahsetmiyormuşum gibi yapıp
sanki benden bahsetmiyormuşum gibi
hatta bir aşktan bahsetmiyormuşum gibi
fırtınayı ve huzuru anlatacağım sana.
yılları ve yolları, limanları ve fırtınayı
ve aşkın belki hiç adı geçmeyen kuzeyini
aşkın bu kuzeyden nasıl düşürüldüğünü,
artık sonsuza dek yitirdiğimizi
büyünün bitişini,
hiç gerekmeyen yıllarda huzur,
çok gereken yıllarda da fırtına
nasıl yaşanır onu anlatacağım.
seni bir yabancı gibi karşıma alıp
bunun dayanıklı bir şey olmadığını
sürekli kılınmadığını, çünkü aşkın
yapılan bir şey olmadığını,
başlangıçta bir melek konduğunu
sonunda bir kelebek öldüğünü,
yani kısacık sürdüğünü, oysa hayatın
bir korkular ve alışkanlıklar bütünü olduğunu,
bütün bunları sana
nasıl anlatacağım?
kalbim
ölü mevsimler gibisin
bir şeyin görünmeyen iyi yanları gibi
ama bitti mevsim,
bir başka yolcu yok sana
fark etmez gibisin.
kalbim
demir masanın küfü, örtünün yırtığı
camın kırığı, patlayan freni hayatımın
kalbim, anla, bitti mevsim
bir başka yolcu yok sana."
birhan keskin
_____________________________
Zaman mı hızlandı vakit bir başka
Zaman mı hızlandı vakit bir başka
Geceyi Kaybettim günler yabancı
Geçen yıllar gençliğimi götürdü
Hayalim yarına dünler yabancı
Hayalim yarına dünler yabancı
Geçen yıllar gençliğimi götürdü
Hayalim yarına dünler yabancı
Hayalim yarına dünler yabancı
Hayalim yarına dünler yabancı
Şu ulu çınarın boynu bükülmüş
Şu ulu çınarın boynu bükülmüş
Daha güz gelmeden dalı dökülmüş
Hangi fırtınadan kökü sökülmüş
Baharda bir başka inler yabancı
Baharda bir başka inler yabancı
Hangi fırtınadan kökü sökülmüş
Baharda bir başka inler yabancı
Baharda bir başka inler yabancı
Baharda bir başka inler yabancı
Nurşaniyem sen ölürsen nem kalır
Nurşaniyem sen ölürsen nem kalır
İnsan isen birkaç seven can kalır
Zalım zulüm eder sanma nam kalır
İnsana insanlık kinler yabancı
İnsana insanlık kinler yabancı
Zalım zulüm eder sanma nam kalır
İnsana insanlık kinler yabancı
İnsana insanlık kinler yabancı
İnsana insanlık kinler yabancı