filmov
tv
üzümören belgeseli, dimorta köyü, tokat
Показать описание
Üzümören'in en eski isminin "Dimorta" olduğu bilinmektedir. Müslüman Türklerin eline geçişi sırasında bir süre "Dağ Kenarı" anlamına gelen "Nahiye-i Cebel" adıyla anılmış; daha sonra tekrar Dimorta ismi verilmiştir. Dimorta kelimesi Latince "duo mortui" yani "iki ölü" şeklinde adlandırılmasından kaynaklanmaktadır. Buradan hareketle, kasabanın tarihinin resmi dili Latince olan Bizans İmparatorluğu (Doğu Roma İmparatorluğu) dönemine kadar uzandığını söyleyebiliriz. Üzüm bağlarının çokluğu sebebiyle Cumhuriyet döneminde adı Üzümören şeklinde değiştirilmiş olsa da halk ağzında halâ "Dimorta" olarak söylenmeye devam etmektedir.
"İki ölü" şeklinde adlandırılmasının sebebi ise kasabanın iki yamacında bulunan iki tarihi mezardır. Kasabanın ilk yerleşim yeri dar bir vadi içerisinde uzanmakta olup, kasabaya giriş ve çıkışın yapıldığı her iki yamaçta türbeleştirilmiş iki mezar bulunmaktadır. Bu iki mezarın bölgeyi fethetmek için gelen ilk Müslümanlara ait olduğu düşünülmektedir. Bu ön bilgiye ve adının Türkçe olmayan kökenine dayanarak, bu mezarların Türklerin Anadolu'ya yerleşmelerinden önceki dönemlerde yaşanan Arap seferleri sırasında burada hayatını kaybedenlere ait olabileceğini de söyleyebiliriz. Dimorta'da halkın "Kilise Önü Bağları" olarak adlandırdığı bölgede bir kilise ve manastır kalıntıları bulunmaktadır. Osmanlı İmparatorluğu döneminde Türklerin ve Rumların Dimorta'da karşılıklı hoşgörü içerisinde bir arada yaşadığı bilinmektedir.
Dimorta'nın bulunduğu bölge, Dördüncü Murat döneminde "Kadı Şehri" anlamına gelen Kazabad ismiyle anılmıştır. Bu isim, Osmanlı Devleti zamanında başta İstanbul olmak üzere Mekke, Kahire, Şam ve Belgrad gibi birçok eyalette kadılık yapan ve Şeyhülislamlığa kadar yükselen Muid Ahmet Efendinin unvanından gelmektedir. Benzer şekilde Üzümören'in kuzeyinde yer alan Kazova'nın "Kadıova" anlamına geldiği tahmin edilmektedir. Osmanlı Devleti zamanında bu bölgeden çok sayıda kadı, ilim adamı ve tasavvuf bilgini yetişmiştir. Üzümören'de Danışmentliler döneminden kalma Miladi 1326 yılına ait tarihi Ulu Cami bulunmaktadır. Ayrıca eskiden harap olan ve günümüzde yok olan iki adet tekkenin varlığından da söz edilmektedir
"İki ölü" şeklinde adlandırılmasının sebebi ise kasabanın iki yamacında bulunan iki tarihi mezardır. Kasabanın ilk yerleşim yeri dar bir vadi içerisinde uzanmakta olup, kasabaya giriş ve çıkışın yapıldığı her iki yamaçta türbeleştirilmiş iki mezar bulunmaktadır. Bu iki mezarın bölgeyi fethetmek için gelen ilk Müslümanlara ait olduğu düşünülmektedir. Bu ön bilgiye ve adının Türkçe olmayan kökenine dayanarak, bu mezarların Türklerin Anadolu'ya yerleşmelerinden önceki dönemlerde yaşanan Arap seferleri sırasında burada hayatını kaybedenlere ait olabileceğini de söyleyebiliriz. Dimorta'da halkın "Kilise Önü Bağları" olarak adlandırdığı bölgede bir kilise ve manastır kalıntıları bulunmaktadır. Osmanlı İmparatorluğu döneminde Türklerin ve Rumların Dimorta'da karşılıklı hoşgörü içerisinde bir arada yaşadığı bilinmektedir.
Dimorta'nın bulunduğu bölge, Dördüncü Murat döneminde "Kadı Şehri" anlamına gelen Kazabad ismiyle anılmıştır. Bu isim, Osmanlı Devleti zamanında başta İstanbul olmak üzere Mekke, Kahire, Şam ve Belgrad gibi birçok eyalette kadılık yapan ve Şeyhülislamlığa kadar yükselen Muid Ahmet Efendinin unvanından gelmektedir. Benzer şekilde Üzümören'in kuzeyinde yer alan Kazova'nın "Kadıova" anlamına geldiği tahmin edilmektedir. Osmanlı Devleti zamanında bu bölgeden çok sayıda kadı, ilim adamı ve tasavvuf bilgini yetişmiştir. Üzümören'de Danışmentliler döneminden kalma Miladi 1326 yılına ait tarihi Ulu Cami bulunmaktadır. Ayrıca eskiden harap olan ve günümüzde yok olan iki adet tekkenin varlığından da söz edilmektedir