filmov
tv
AK Parti Grup Başkanvekili Bülent Turan Kürsüye Yürüdü #krttv

Показать описание
HDP Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun Genel Kurul Konuşması:
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; üzerinde konuştuğumuz yasanın içeriği bile şu kader planı ve diğer mazeretlerin nasıl da iktidarın işi olduğunu gösteriyor. Yasa patron lehine ÇED’i esnetiyor ve işçi cinayetleri, bundan sonra geldiği zaman kalkıp “kader” diyorsunuz. Bakın, Sayın Cumhurbaşkanı çıktı “kader planı” dedi, dinî kavramlar kullandı. Kimse dine iftira atmasın, bunu net bir şekilde söylüyoruz. MHP Genel Başkanı Sayın Bahçeli sekiz yıl önce “‘Fıtrat’ dediğine ‘cinayet’ diyorlar.” diyordu. Şimdi, ortaklar ya “‘Fıtrat, kader değil, Amasra da Soma da cinayet’ diyenler samimi değil.” diyor. Hangi sözüne inanacağız Bahçeli’nin, hangi sözüne, bunu bize bir açıklasın bakalım. Sayın Bakan buraya geldi, bize açıklamalar yaptı fakat şunu gördük: Güya her türlü önlem alınmış, her şey yapılmış; yahu, Sayın Bakan, o zaman, patlama neden oldu, bize bunu açıkla, bunu açıklamadan gitti. İstifa etmesi gerekiyor, o da biliyor ama etmiyor. Hangi Bakan istifa etti ki? Mekanizma böyle kurulmuş, Soma’da değişmiş miydi? İşte, Soma’da taksir suçuna onay verdirten iktidarın durumu. İlk önce taksir suçu bozuluyor, ardından alavere dalavere, hâkimler sağa sola gönderilip onay verdirtiliyor; değişen bir şey yok. Son on yılda 361 madenci ölümünün olduğu bir ülkedeyiz arkadaşlar. Soma davasının avukatları zulmen tutuklu ve cezaevindeyse bu kazalar bitmez; Soma, Ermenek, Amasra bitmez. Sevgili Selçuk Kozağaçlı ve Can Atalay cezaevindeyse bu sorgulamalar yapılmamıştır ve “kader” diyerek kimseyi kandıramazsınız.
Sansür yasası çıkardınız, ilk icraatınız ortada. Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı yargıya müdahale ederek “Hiçbir mesele yoktur.” açıklaması yaptı. Bu yasanın aslında bir korkutmayla, faşizm ruhuyla insanların korkmasına ve kendini sansürlemesine hizmet ettiğini görüyoruz ama halkımız susmasın, korkmasın, konuşmaya devam etsin, biz de konuşmaya devam edeceğiz çünkü ortadaki cinayetleri görüyoruz. “Taşkömürü Genel Müdürü önceki hatalarına rağmen Genel Müdür yapılmışsa bu kaza nasıl olur da olmaz?” diye sormak istiyorum.
Bakın “fıtrat” deniliyor, “kader” deniliyor, “Allah’ın işi.” deniliyor. Hiç kimse dinî kavramları istismar etmesin, biz bunları biliyoruz, bunların hepsi istismardır. Hiçbir işin fıtratında ölüm yoktur, alınmayan tedbirler sonrasında yaşanan cinayetler vardır ancak. Muktedirler “kader, kader” diyerek kendi sultalarının kaderini belirlemeye çalışıyorlar. Hayatını kaybeden Şaban Yıldırım gerçeği söylüyor: “Ne kaderi?” Şaban Yıldırım bu cinayetten üç buçuk ay önce eşine diyordu ki: “Ocakta grizu kaçağı var ve önlem alınmıyor.” Ve yaşananlar ortada. Muaviye de “İktidarım Allah’ın kaderi.” diyordu, Emevi sultanları da böyle söylüyordu. Cahiliye kaderciliği mi, ahlaki sorumluluk mu? Bunu size soruyorum. Bu din, insanları uyuşturmak için gelmedi, Cahiliye kaderciliğini devam ettirmek için gelmedi. Bir de utanmadan dinî kavramlar kullanarak ahlaki ve hukuki sorumluluklarını örtbas etmeye çalışıyorlar. Bu kafayla işte geldiğimiz nokta burası.
Bakın, bunu merhum Mehmet Akif nasıl anlatıyor:
“Donanma, ordu yürürken muzafferen ileri,
Üzengi öpmeye hasretti garbın elçileri!
O ihtişamı elinden niçin bıraktın da,
Bugün yatıp duruyorsun ayaklar altında?
“Kadermiş!” Öyle mi? Haşa, bu söz değil doğru;” diyor.
Merhum Mehmet Akif yüzyıl öncesinden bugünün Cumhurbaşkanına cevap veriyor. Dini kullananlar, güya muhafazakârlık yaptığını sananlar merhum Akif’in bu sözlerini duysunlar. AK PARTİ’liler duysunlar ve vicdanları harekete geçsin dilerim; çok ümitvar vaka değiller, vicdanlarını sorgulamaları lazım.
Bu kaçıncı cinayet? Niye sorgulamıyorsunuz? İşte, aranızdan birisi Sayın Yeneroğlu vicdanını zorladı, muhasebe etti, istifa etti; Sayın Fakıbaba vicdanıyla hesaplaştı, istifa etti. Vicdansız olanlar ancak bu muktedire hizmet eder, başka bir şey değildir.
Vicdansızlıktan başka bir şey değildir, vicdansızlıktan başka bir şey değildir bu yapılanlar.
Bakın, ardından da hiç utanmadan “PKK’lıların 5, 10, 15 çocuğu var.” diyorsunuz.
1996’daki MGK’de alınan kararda Kürt nüfus artışı bir tehdit olarak gösteriliyordu ve şu anda da Cumhurbaşkanının ağzında bu sözler. Utanmanız gerekiyor.
Bakın, firavunlar geldi, gücün hakimiyetini gösterdi.
Karunlar geldi, paranın gücünü gösterdi.
Tağutlar geldi, dinin tekelini ve gösterdi, şu anda da aynı hadise yaşanıyor.
Biz demokrasi diyoruz, hak hukuk diyoruz ve şu anda AK PARTİ, MHP cumhur zulüm ittifakının dini nasıl kullandığını gayet net bir şekilde burada anlatıyoruz, bize edilmedik hakaret kalmıyor.
Neden bağırdığınız ortada. O sizin ayaklarınızla çiğnediğiniz vicdanınız size bu bağırtıları yapıyor fakat bilin ki vicdansız olduğunuz için bağırıyorsunuz.
Bakın, halkımız görsün, işte, burada bizi konuşturmak istemeyenleri görsün, bizim de hakkı, hakikati söylediğimizi görsün ve gerçekler ortaya çıksın.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; üzerinde konuştuğumuz yasanın içeriği bile şu kader planı ve diğer mazeretlerin nasıl da iktidarın işi olduğunu gösteriyor. Yasa patron lehine ÇED’i esnetiyor ve işçi cinayetleri, bundan sonra geldiği zaman kalkıp “kader” diyorsunuz. Bakın, Sayın Cumhurbaşkanı çıktı “kader planı” dedi, dinî kavramlar kullandı. Kimse dine iftira atmasın, bunu net bir şekilde söylüyoruz. MHP Genel Başkanı Sayın Bahçeli sekiz yıl önce “‘Fıtrat’ dediğine ‘cinayet’ diyorlar.” diyordu. Şimdi, ortaklar ya “‘Fıtrat, kader değil, Amasra da Soma da cinayet’ diyenler samimi değil.” diyor. Hangi sözüne inanacağız Bahçeli’nin, hangi sözüne, bunu bize bir açıklasın bakalım. Sayın Bakan buraya geldi, bize açıklamalar yaptı fakat şunu gördük: Güya her türlü önlem alınmış, her şey yapılmış; yahu, Sayın Bakan, o zaman, patlama neden oldu, bize bunu açıkla, bunu açıklamadan gitti. İstifa etmesi gerekiyor, o da biliyor ama etmiyor. Hangi Bakan istifa etti ki? Mekanizma böyle kurulmuş, Soma’da değişmiş miydi? İşte, Soma’da taksir suçuna onay verdirten iktidarın durumu. İlk önce taksir suçu bozuluyor, ardından alavere dalavere, hâkimler sağa sola gönderilip onay verdirtiliyor; değişen bir şey yok. Son on yılda 361 madenci ölümünün olduğu bir ülkedeyiz arkadaşlar. Soma davasının avukatları zulmen tutuklu ve cezaevindeyse bu kazalar bitmez; Soma, Ermenek, Amasra bitmez. Sevgili Selçuk Kozağaçlı ve Can Atalay cezaevindeyse bu sorgulamalar yapılmamıştır ve “kader” diyerek kimseyi kandıramazsınız.
Sansür yasası çıkardınız, ilk icraatınız ortada. Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı yargıya müdahale ederek “Hiçbir mesele yoktur.” açıklaması yaptı. Bu yasanın aslında bir korkutmayla, faşizm ruhuyla insanların korkmasına ve kendini sansürlemesine hizmet ettiğini görüyoruz ama halkımız susmasın, korkmasın, konuşmaya devam etsin, biz de konuşmaya devam edeceğiz çünkü ortadaki cinayetleri görüyoruz. “Taşkömürü Genel Müdürü önceki hatalarına rağmen Genel Müdür yapılmışsa bu kaza nasıl olur da olmaz?” diye sormak istiyorum.
Bakın “fıtrat” deniliyor, “kader” deniliyor, “Allah’ın işi.” deniliyor. Hiç kimse dinî kavramları istismar etmesin, biz bunları biliyoruz, bunların hepsi istismardır. Hiçbir işin fıtratında ölüm yoktur, alınmayan tedbirler sonrasında yaşanan cinayetler vardır ancak. Muktedirler “kader, kader” diyerek kendi sultalarının kaderini belirlemeye çalışıyorlar. Hayatını kaybeden Şaban Yıldırım gerçeği söylüyor: “Ne kaderi?” Şaban Yıldırım bu cinayetten üç buçuk ay önce eşine diyordu ki: “Ocakta grizu kaçağı var ve önlem alınmıyor.” Ve yaşananlar ortada. Muaviye de “İktidarım Allah’ın kaderi.” diyordu, Emevi sultanları da böyle söylüyordu. Cahiliye kaderciliği mi, ahlaki sorumluluk mu? Bunu size soruyorum. Bu din, insanları uyuşturmak için gelmedi, Cahiliye kaderciliğini devam ettirmek için gelmedi. Bir de utanmadan dinî kavramlar kullanarak ahlaki ve hukuki sorumluluklarını örtbas etmeye çalışıyorlar. Bu kafayla işte geldiğimiz nokta burası.
Bakın, bunu merhum Mehmet Akif nasıl anlatıyor:
“Donanma, ordu yürürken muzafferen ileri,
Üzengi öpmeye hasretti garbın elçileri!
O ihtişamı elinden niçin bıraktın da,
Bugün yatıp duruyorsun ayaklar altında?
“Kadermiş!” Öyle mi? Haşa, bu söz değil doğru;” diyor.
Merhum Mehmet Akif yüzyıl öncesinden bugünün Cumhurbaşkanına cevap veriyor. Dini kullananlar, güya muhafazakârlık yaptığını sananlar merhum Akif’in bu sözlerini duysunlar. AK PARTİ’liler duysunlar ve vicdanları harekete geçsin dilerim; çok ümitvar vaka değiller, vicdanlarını sorgulamaları lazım.
Bu kaçıncı cinayet? Niye sorgulamıyorsunuz? İşte, aranızdan birisi Sayın Yeneroğlu vicdanını zorladı, muhasebe etti, istifa etti; Sayın Fakıbaba vicdanıyla hesaplaştı, istifa etti. Vicdansız olanlar ancak bu muktedire hizmet eder, başka bir şey değildir.
Vicdansızlıktan başka bir şey değildir, vicdansızlıktan başka bir şey değildir bu yapılanlar.
Bakın, ardından da hiç utanmadan “PKK’lıların 5, 10, 15 çocuğu var.” diyorsunuz.
1996’daki MGK’de alınan kararda Kürt nüfus artışı bir tehdit olarak gösteriliyordu ve şu anda da Cumhurbaşkanının ağzında bu sözler. Utanmanız gerekiyor.
Bakın, firavunlar geldi, gücün hakimiyetini gösterdi.
Karunlar geldi, paranın gücünü gösterdi.
Tağutlar geldi, dinin tekelini ve gösterdi, şu anda da aynı hadise yaşanıyor.
Biz demokrasi diyoruz, hak hukuk diyoruz ve şu anda AK PARTİ, MHP cumhur zulüm ittifakının dini nasıl kullandığını gayet net bir şekilde burada anlatıyoruz, bize edilmedik hakaret kalmıyor.
Neden bağırdığınız ortada. O sizin ayaklarınızla çiğnediğiniz vicdanınız size bu bağırtıları yapıyor fakat bilin ki vicdansız olduğunuz için bağırıyorsunuz.
Bakın, halkımız görsün, işte, burada bizi konuşturmak istemeyenleri görsün, bizim de hakkı, hakikati söylediğimizi görsün ve gerçekler ortaya çıksın.
Комментарии