filmov
tv
Sade Hayat

Показать описание
‘Sade’ce bir ömür, yaşayan herkese verilmiş bir hak.
Yaşadığımız hayatı bir kez daha yaşama imkanımız yok.
Sahneden inip de kendimizi seyrettiğimizde ‘Orada öyle iyi olmamış, sahneye tekrar çıkıp şurayı şöyle yapayım.’ deme şansımız yok.
‘Sağlığımı, gençliğimi olmadık şeylere harcamışım, ömrümü zayi etmişim. Döneyim de özümden beni ırağa koyan ne varsa çıkarayım.’ diye geriye dönüş için bir yol aradığımızda dönüşe yol yok.
Öyleyse niye bunca kalabalık?
Bunca tasa, dünyevî kaygı, stres..
‘Dediydi’, ‘yaptıydı’, ‘haklıydı, haksızdı’ lar..
Bunca merak. Üst üste açıp da kapatmayı unuttuğumuz pencereler neden?
Nasıl ki evimizde , iş yerimizde geniş ve temiz bir alan bize daha nitelikli bir yaşama, düşünme, üretme imkanı sunuyorsa ömür tezgahımız da sadeliği ve düzeni haketmiyor mu dersiniz?
İşe yaramazları rafa kaldırmayı?
Gül bağında biten ayrık otları güllerin gelişip serpilmesine engel olmasın diye çok uzamadan koparılırlar.
Peki ya gönül bahçemizdeki güzellikleri örseleyen lüzumsuz duygular? Onlar da sökülüp atılmayı beklemiyor mu sizce ?
Şöyle ferah olsun diye bazayı, bagajı,
Gardrobu, garajı fazlalıklardan temizlediğimiz gibi beynimizdeki bir takım gereksiz düşünceleri de ayırsak bir tarafa?
Şöyle ferah ferah düşünsek, üretsek, yazsak, çizsek?
Fena mı?
Sevgili Peygamberimiz ‘azığında, ibadetinde, kıyafetinde ‘En sade nasıl olunur?’ sualine açık bir yanıt olmuştur . O’nun herkes gibi ‘Sade’ce bir kerelik ömrü ise sözün, gülüşün , öfkenin en ölçülü timsalidir.
Öyleyse gelin biz de sadeleşmek için işe bir tarafından başlayalım.
Acele değil, düşüne düşüne.
Kırmadan, dökmeden.
Kimseleri incitmeden.
Yaşam stilimizi, ahlakımızı, sözümüzü, özümüzü, bir kerelik ömrümüzü Nebevî bir sadeliğe taşıyalım.
Hazır hayattayken.
Ömür sermayemiz eriyip tükenmeden.
Ne dersiniz?
Bu arada; bir yorgunluk kahvesi alır mıydınız?
En sadesinden...
Rumeysa KUMAŞ
Yaşadığımız hayatı bir kez daha yaşama imkanımız yok.
Sahneden inip de kendimizi seyrettiğimizde ‘Orada öyle iyi olmamış, sahneye tekrar çıkıp şurayı şöyle yapayım.’ deme şansımız yok.
‘Sağlığımı, gençliğimi olmadık şeylere harcamışım, ömrümü zayi etmişim. Döneyim de özümden beni ırağa koyan ne varsa çıkarayım.’ diye geriye dönüş için bir yol aradığımızda dönüşe yol yok.
Öyleyse niye bunca kalabalık?
Bunca tasa, dünyevî kaygı, stres..
‘Dediydi’, ‘yaptıydı’, ‘haklıydı, haksızdı’ lar..
Bunca merak. Üst üste açıp da kapatmayı unuttuğumuz pencereler neden?
Nasıl ki evimizde , iş yerimizde geniş ve temiz bir alan bize daha nitelikli bir yaşama, düşünme, üretme imkanı sunuyorsa ömür tezgahımız da sadeliği ve düzeni haketmiyor mu dersiniz?
İşe yaramazları rafa kaldırmayı?
Gül bağında biten ayrık otları güllerin gelişip serpilmesine engel olmasın diye çok uzamadan koparılırlar.
Peki ya gönül bahçemizdeki güzellikleri örseleyen lüzumsuz duygular? Onlar da sökülüp atılmayı beklemiyor mu sizce ?
Şöyle ferah olsun diye bazayı, bagajı,
Gardrobu, garajı fazlalıklardan temizlediğimiz gibi beynimizdeki bir takım gereksiz düşünceleri de ayırsak bir tarafa?
Şöyle ferah ferah düşünsek, üretsek, yazsak, çizsek?
Fena mı?
Sevgili Peygamberimiz ‘azığında, ibadetinde, kıyafetinde ‘En sade nasıl olunur?’ sualine açık bir yanıt olmuştur . O’nun herkes gibi ‘Sade’ce bir kerelik ömrü ise sözün, gülüşün , öfkenin en ölçülü timsalidir.
Öyleyse gelin biz de sadeleşmek için işe bir tarafından başlayalım.
Acele değil, düşüne düşüne.
Kırmadan, dökmeden.
Kimseleri incitmeden.
Yaşam stilimizi, ahlakımızı, sözümüzü, özümüzü, bir kerelik ömrümüzü Nebevî bir sadeliğe taşıyalım.
Hazır hayattayken.
Ömür sermayemiz eriyip tükenmeden.
Ne dersiniz?
Bu arada; bir yorgunluk kahvesi alır mıydınız?
En sadesinden...
Rumeysa KUMAŞ