DURSUN ALİ ERZİNCANLI 'Enstrümantal - Kırk Yaşındasın'

preview_player
Показать описание

"MARMARA MÜZİK" SOSYAL MEDYA HESAPLARI :

DURSUN ALİ ERZİNCANLI PLAYLİST :

ENSTRÜMANTAL & FON MÜZİĞİ OYNATMA LİSTESİ :

Eser Adı: Kırk Yaşındasın
Albüm Adı: En Sevgiliye Müzikleri - 1
Okuyan: Enstrümantal
Yapım: Marmara Müzik
Рекомендации по теме
Комментарии
Автор

Sonunda buldum seni şimdi kaybolan hayallerime dertlenip dinliyorum

Denise-pujs
Автор

Bu mahnı dinləyəndə #20yanvar düşür yadıma

samirmusayeff
Автор

Bir yanımdan şafak sökerken bir baştan bir başa
Her gün selam veriyor güneş, kurda-kuşa.
Dört mevsim bir yaşarım, yok cihanda böyle eş,
Akşam sefasından, ufuklardan batıyor güneş.
İşte ben Anadoluyum, yiğidim çatıktır kaşım,
Bir babanın öz oğluyum, yedi kardaşım.
Yedi oğlum var biri Aras’tır, bir ucunda Serhat,
Bir kızım var Dicle’dir, bir oğlum var Fırat,
İki ikizim var Seyhan-Ceyhan kıskançlık verirler ya da,
Her nesneye can verilir, yeşil Çukurova’da.
Bir oğlum var, uzun boyludur rengi Kızıl ya,
Bir kızım vardır, kaşları hilaldir adı Sakarya.
İşte benim ben, ben Anadoluyum.
Ben Türk’üm, Kürd’üm, Zaza’yım, Laz’ım, Çerkez’im, Dadaş’ım!
Dedik ya… Bir babanın öz oğluyum, yedi kardaşım,
Ben Karadeniz’de Laz’ım Hazar Denizi’nde Abhaz’ım,
Bir elimde kemençe, bir elimde sazım.
İşte benim ben, ben Anadoluyum!
Ağrı Dağı’nda güvercinim.
Bitlis’te Ahlat, Van’da Gevaşım!
Ben Bingöl dağların da çobanım, Muş ile kardaşım.
Hakkari’de Ahmed-i Hani Feqiye Teyrana kuşum
Ben Cizre yollarında Mem-u Zin ile yoldaşım
Batman’da petrol, Diyarbakır ovasında pamuk,
Melikahmet dükkanın da kumaşım.
Siirt’te Koçero, Mardin’de Süryani, Antep’te Şahin,
Urfa’da Halil-ul Rahman sofrasında aşım.
Ben Erzincan’da Terzi Baba Elazığ’da Gagoşum.
Ben Munzur’da alevi, Sivas’ta kızılbaş’ım.
İşte benim ben, ben Anadoluyum!
Ben Hatay’da Arap’ım,
Habib-i Neccar’a yandaşım,
Ben Malatya, Adıyaman, ben Maraş’ım,
Ben Kayseri, Kırşehir, Kırıkkale, eğilmez başım.
Ben Yozgat, Tokat, Ankara vatan duvarında taşım.
Adana, Antalya, İzmir, Bursa’dan hoşum
Sakarya, İzmit, İstanbul aşkıylan sarhoşum,
Ege’de Efe Trakya’da Roman
Marmara’da Mamoşum,
Ben “Yurtta sulh Cihan’da barışım”
Ben Kuran-ı Kerim’in ışığında çağdaşım
Ben Anadolu erenleri Mevlana, Yunus, Hacı Bektaşım!
Ey sevgili kendine gel… Sen; Bensin…Ben; Sizim.
Çanakkale’de yatan binlerce kefensizim.
Beni benden ayırmak ne mümkün,
Aynı bedenim, aynı kemiğim, aynı tırnağım, aynı dişim.
Ben anayım, ben babayım, ben dayı, yeğenim, ben eşim.
Ya Rabbi! Sana arzuyu niyazım var; “ayırma beni Hak’tan”
Ya Rab! koru beni düşmanlardan, dış mihraklardan.
Otuz beş yıldır … “Ne baharım var ne yazım, mevsimde kışım.”
Ben üzgünüm, ben kırgınım, ben ağlayan gözlerde yaşım.
Ben GÜRHAN’ım, garip OZAN’ım, bu topraklarda vatandaşım.

harunglc
Автор

KIRK YAŞINDASIN
Rahmetini umarak
Günahkar bir dille;
Allah azze ve celle
Ya Rasulallah,
Âlemlere rahmet hayatın geçiyor kalbimizden,
Kalbimizden seyrediyoruz seni.
İşte
Bir yaşındasın,
Ben-i Sa’d yurdundasın
Sana süt anne olmadı kadınlar
Bu yüzden dargın bulutlar
Bir damla yağmur indirmiyor
Kıtlık hüküm sürüyor Ben-i Sa’d yurdunda
Minicik bir bulut var gökyüzünde
Sana âşık…
Ayrılmıyor başucundan
Ve insanlar yağmur duasında…
Hz.Halime kucağına alıyor seni
Yeryüzünde bir gölgelik…seni güneşten korumak için
Oysa minicik bulut gökyüzünde
Sana meftun, sana kilitli…
Ve dua eden rahibin kucağındasın
Dünyalar güzeli gözlerine bakıyor rahip
Kıtlığı da unutuyor, yağmuru da, duayı da
Ama sen unutmuyorsun
Uğruna canlarımız feda o gözlerinle gökyüzüne bakıyorsun
O minicik bulut ilişiyor bakışlarına
Büyüyor, büyüyor…
Sonra nazlı, nazlı yağmur damlaları iniyor buluttan
Fakat çoğusu bilmiyor yağmurun geliş sebebini
Çoğusu bilmiyor seni…
Altı yaşındasın
Medine-i Münevvere yolundasın
Yanında aziz annen ve Ümmü Eymen
Yetimliğini hissediyorsun baba kabristanında
Sonra yolda, Ebva’da öksüzlük karşılıyor seni
Mekke’ye annesiz giriyorsun
Abdulmuttalip bir başka seviyor seni
Ebu Talip bir başka seviyor
Ya Rasulallah
Mekke çocukları annelerine seslenirler miydi senin yanında
Onlar anne deyince sen yere mi bakardın
Mekke rüzgarları kaç gece gözyaşlarını taşıdı Ebva’ya
Kaç gece anne diye hıçkırdın
Efendim!
Senin yerine de anne dedik annemize
Senin yerine de baba dedik
Yirmi beş yaşındasın
Ve bambaşkasın
Kimse sana denk değil
Şefkat yayıyor kokun
Güven veriyor sesin
Sen Muhammed-ül Emin’ sin
Otuz üç yaşındasın
Dalga dalga rahmet var
Otuz beş yaşındasın
Hadi gel bekletme yar
İniltiler çalıyor kapısını göklerin
Hadi gel bekletme yar
Sinesi çatlayacak rasul bekleyenlerin…
Hadi gel ey yâr!
Nurdağı’na davet var
İşte
Kırk yaşındasın
Hira Nur dağındasın
Cibril iniyor göklerden
Ve nokta nokta her yerden salat, selam yükseliyor
Sen kâinatın yüreğinden hasretle kopan ” ah! ” sın
Karanlık gecelerimize sabahsın
Sen Nebiyullah’sın
Sen Habibullah’sın
Sen Rasulullah’sın
Niye incittilerki seni sultanım
Niye işkence yaptılarki sana
Ebu Talip öldü diye mi bu pervasızca saldırılar
Himayesiz kaldın diye mi
Kâbe’deki ağlayışın geliyor gözümüzün önüne
” amca, yokluğunu ne çabuk hissettirdin ” deyişin
Harem’de namaz kılışın geliyor aklımıza
Başına pislikler saçılıyor
Başlar feda o mübarek başına
Nasipsizler sana bakıp nasıl da gülüyorlar
Biri koşuyor Mekke sokaklarından sana doğru
Biri koşuyor ama sanki yere inmiş Arş-ı Âlâ
” bu koşan kimdir ” diye bir soru dolaşıyor boşlukta
Bu koşan kim?
Ve cevap veriyor biri:
Muhammed’ in kızı Fatımatüz-Zehra
Velilerin anası…
Yüzünü gözünü siliyor biricik kızın
Sana yeryüzünde en çok benzeyen
Gülmesi sen, ağlaması sen
” ağlama kızım ” deyişin geliyor aklımıza
Niye çıkardılar ki yurdundan seni
Himayesiz kaldın diye mi
Onlar bilmiyorlar mıydı seni himaye edeni
Seni yetim bulup barındıranı
Seni âlemlere rahmet kılanı
Onlar deli diyorlardı sana, sen susuyordun
Mecnun diyorlardı, şair diyorlardı, sen susuyordun
“seni bizim elimizden kim kurtaracak” diyorlardı
Sen,
Sen ” Allah! ” diyordun
Allah azze ve celle
Semayı haşyet kaplıyordu
Sen ” Allah! ” diyordun
Arş-ı Âlâ titriyordu
Bedir’ de ” Allah! ” diyordun
Üç bin melek iniyordu alaca atlarda
Yüz yirmi beş bin sahabi :
” anam babam sana feda olsun ” diyordu
Ya Rasulallah
Medine-i Münevvere sokaklarında yürüyordun
Neccaroğulları’nın küçük kızları seni görünce
Sevinçten ne yapacaklarını bilememişlerdi
” beni seviyor musunuz ” diye sormuştun onlara
” seni çok seviyoruz ya Habiballah ” demişlerdi
Sen de:
” Allah biliyor ki ben de sizi çok seviyorum” demiştin
Bu gün yaşayan gençler var
Neccaroğulları’nın kızları değil belki
Ama seni onlar da çok seviyor
Gözyaşlarından belli ki seni canlarından çok seviyorlar
Senden başka kimseleri yok
Allah biliyor ki sen onları da çok seviyorsun
Altmış üç yaşındasın
Refik-i Âlâ duasındasın
Senin için siyah yünden çizgili bir cüppe dokunmuştu
Kenarları beyazdı
Onu giyerek ashabının yanına çıkmıştın
Ve mübarek ellerini dizine vurarak :
” görüyor musunuz ne kadar güzel ” demiştin
Meclisinde bulunan biri sana seslenmişti :
” anam babam sana feda olsun ya Rasulallah, onu bana ver ”
Niye istemişti ki senden sevdiğini bile bile
İstendiğinde katiyyen ” hayır ” demediğini bile bile
” peki ” dedin o zata
Ve sen yine yamalı, eski cübbeni giydin
Dostuna kavuşmana bir hafta kalmıştı
Aynı cübbeden yine yine diktiler
Ama giyinmek nasip olmadı
Haberler uçurmuştun Ebu Hureyre’ nin diliyle :
” benden sonra öyle kimseler gelecek ki, keşke peygamberi görseydik de ne malımız ne evladımız olsaydı diyecekler ”
Ve Hz. Enes ile paylaşmıştın özlemini
” beni görmedikleri halde bana iman eden kardeşlerimi görmeyi çok isterdim”
Sultanım!
Ey Medine minberinde ” ümmeti, ümmeti ” diye hüznü giyen sevgili
Ey Mekke mihrabında âlemler hesabına ” Allah! ” diyen sevgili
Bize lütfu ilahi bahşedilen kapına diz çöktük, bey’ at ettik
Rabbinden bize ne getirdi isen âmenna
Duyduk, itaat ettik
Ya Rasulallah
Sen hâlâ kırk yaşındasın
Ve hâlâ ümmetinin başındasın…

hakanx
Автор

Genel Bakış

Şarkı Sözleri

Dinle

Başkaları ayrıca şunları da aradı:

Ana Sonuçlar

Görseller



Ben Anadoluyum Şiiri (HACI GÜRHAN) HD3:36 · YouTube

Şarkı Sözleri

Anadolu
Beşikler vermişim Nuha
Salıncaklar hamaklar
Havva anan dünkü çocuk sayılır
Anadoluyum ben
Tanıyor musun

Utanırım
Utanırım fıkaralıktan
Ele güne karşı çıplak
Üşür fidelerim
Harmanım kesat
Kardeşliğin çalışmanın
Beraberliğin

Atom güllerinin katmer açtığı
Şairlerin bilginlerin dünyalarında
Kalmışım bir başıma
Bir başıma ve uzak
Biliyor musun

Binlerce yıl sağılmışım
Korkunç atlılarıyla parçalamışlar
Nazlı seher sabah uykularımı
Hükümdarlar saldırganlar haydutlar
Haraç salmışlar üstüme

Ne İskender takmışım
Ne şah ne sultan
Göçüp gitmişler gölgesiz
Selam etmişim dostuma
Ve dayatmışım
Görüyor musun

Nasıl severim bir bilsen
Köroğlunu
Karayılanı
Meçhul Askeri
Sonra Pir Sultanı ve Bedrettini

Sonra kalem yazmaz
Bir nice sevda
Bir bilsen
Onlar beni nasıl severdi
Bir bilsen Urfa da kurşun atanı

Minareden barikattan
Selvi dalından
Ölüme nasıl gülerdi
Bilmeni mutlak isterim
Duyuyor musun

Öyle yıkma kendini
Öyle mahzun öyle garip
Nerede olursan ol
İçerde dışarda derste sırada

Yürü üstüne üstüne
Tükür yüzüne celladın
Fırsatçının fesatçının hayının
Dayan kitap ile
Dayan iş ile
Tırnak ile diş ile
Umut ile sevda ile düş ile
Dayan rüsva etme beni

Gör nasıl yeniden yaratılırım
Namuslu genç ellerinle
Kızlarım
Oğullarım var gelecekte
Herbiri vazgeçilmez cihan parçası
Kaç bin yıllık hasretimin koncası

Gözlerinden
Gözlerinden öperim
Bir umudum sende
Anlıyor musun

harunglc
Автор

Şarkının adının müzikle ne alakası var

NevdetAlpay
visit shbcf.ru