filmov
tv
OKSİJEN TEDAVİSİ Nedir?
Показать описание
OKSİJEN TEDÂVİSİ;
hastalıkların tedâvisinde oksijen kullanılması. Oksijen, yiyecek ve içecek gibi hayâtın sürdürülmesinde gerekli üç temel unsurdan biri ve en önemlisidir. Bir insan açlığa günlerce, susuzluğa 2-3 gün dayanabilir fakat, oksijensizliğe yâni havasızlığa birkaç dakikadan fazla dayanamaz.
Solunum sistemi vâsıtasıyla, havadaki oksijen kana geçer. 760 mm cıvalık normal atmosferik basınç altında, plazmanın her mililitresinde 0,023 mililitre oksijen çözünür.Kandaki oksijenin, normal şartlarda çok büyük kısmı, kırmızı kürelerdeki (alyuvarlardaki) hemoglobin maddesi tarafından taşınır.
125-165 atmosferlik basınç altında, çelik silindirler içinde sıvılaştırılmış olarak bulunan saf oksijen, tıpta tedâvi maksadıyla kullanılmaktadır. Hastaya, burun deliklerine sokulan kateter veya yüz maskesi veya oksijen çadırı içinde uygulanmaktadır. Bunlar içinde en pratik olanı ilkidir. Bumetodla solunum havasındaki oksijen yoğunluğunu, yaklaşık olarak % 50’ye kadar çıkarmak mümkündür. Yüz maskesi, yüze sıkı oturan ve karbondioksidin atılmasına imkân veren tipte, % 100’e yaklaşan oranlarda oksijen verilmesini sağlayan bir âlettir. Oksijen çadırı, oksijenin çadır boşluğuna yüksek hızda verilmesini gerektirir ve israfa sebep olur.
Oksijenin en yaygın olarak kullanıldığı yer, kanda oksijen azalmasına (hipoksiye) yol açan hâllerdir.
Bunlar arasında akciğerle ilgili hastalıklar (akciğer fibrozisi, bebeklerde görülen zatürreler), kalp hastalıkları (mitral darlığı, mitral yetmezliği, kalp yetmezliğine bağlı akciğer ödemi, kalp krizi vb.), ağır anemiler sayılabilir.
Oksijen ayrıca anesteziyolojide, anastezik gazlarla karıştırılarak uygulanabilir. Barsak tıkanmasına ve mîde gevşekliğine bağlı karın şişkinliği, akciğerlerden birinin sönmesi, damarlarda hava tıkaçlarının olması durumlarında vücutta toplanmış havanın hacminin kısa zamanda azaltılması için, bir süre % 100 oksijen teneffüs ettirilir. Bu uygulama neticesinde, toplanmış havanın içindeki azot kana geçerek akciğerlerden atılır ve onun yerini oksijen alır. Solutma kesilince oksijen toplandığı yerden kolayca emilir ve şişkinlik veya diğer durumlar ortadan kaldırılır. Normal atmosferik basıncın ötesindeki basınçlarda ve bu işlem için yapılmış odalarda oksijen tatbikine “hiperbarik (yüksek basınçlı) oksijen uygulaması” denir. Bu durumda, kanda hemoglobin ile taşınan oksijen yoğunluğunda bir artış olmaz fakat, kanda çözünmüş olarak taşınan oksijen miktarı artar Hiperbarik oksijen genel veya lokal dolaşım yetmezliklerinde (kalp ve beyin damarlarının tıkanması, dolaşım şoku ve âni akciğer ödemi), gazlı gangrende, karbon monoksit zehirlenmesinde, ışın tedâvisinde kanser üzerine ışının tesirini arttırmak üzere kullanılmaktadır. Fakat bu uygulamanın bir takım tehlikeleri de vardır. Hiperbarik tedâvide oksijen zehirlenmesi daha kolay husûle gelebilir ve azot narkozuna yol açabilir.
Nefes darlığı hissedilen bir şahsa, dakikada 4-6 litre gidecek şekilde oksijen vermek yeterli olmaktadır.
Oksijen doğrudan doğruya verilirse, burun mukozasının kurumasına ve rahatsızlığa yol açar. Bunu önlemek için, oksijenin suyun içerisinden geçirilmesi sağlanmalı ve bu sûretle nemlendirilmelidir.
Oksijen tedâvisinin birtakım yan tesirleri de söz konusudur. Bunları şöylece sıralamak mümkündür:
Akciğer büzüşmesi: Oksijen tedâvisi sırasında, azot seviyesi azalan ve onun yerine oksijen ile dolan alveol bölgelerinde, bu bölgeye giden bronşun tıkanması hâlinde oksijen çabuk emilir ve lokal akciğer büzüşmesi (atelektazisi) meydana gelir.
Solunumun durması: Oksijenin fazla teneffüs ettirilmesi kısmî oksijen basıncını arttırarak, solunum merkezi üzerindeki kan gazlarının (bilhassa karbondioksidin) yaptığı refleks uyarıyı kaldırır ve solunumun durmasına yol açar.
Oksijen zehirlenmesi: Oksijen, özellikle solunum yolları ve santral sinir sistemi üzerinde etkilerini gösterir. Oksijen zehirlenmesinin; dokularda oksijen yoğunluğunun artması neticesi ortaya çıkan reaksiyonlardan meydana gelen oksijenli maddelere ve bunların hücreyi zedelemesine bağlı olduğu sanılmaktadır. Oksijen zehirlenmesinde burun tıkanıklığı, boğaz ağrısı, bronşit, akciğerlerde kanlanma, alveollerin iltihaplanması, atelaktazi, daha ağır durumlarda göğüste sıkıntı, uzuvlarda karıncalanma, bulantı, kusma, halsizlik, şuur kaybı ve havâleler görülür.
Tedâvide çok önemli bir yeri olan oksijenin tehlikelerini önlemek için, oksijen tedâvisinin rastgele değil, ancak gerekli olduğu zamanlarda ve bilgili kişilerin kontrol ve denetiminde uygulanması lâzımdır.
hastalıkların tedâvisinde oksijen kullanılması. Oksijen, yiyecek ve içecek gibi hayâtın sürdürülmesinde gerekli üç temel unsurdan biri ve en önemlisidir. Bir insan açlığa günlerce, susuzluğa 2-3 gün dayanabilir fakat, oksijensizliğe yâni havasızlığa birkaç dakikadan fazla dayanamaz.
Solunum sistemi vâsıtasıyla, havadaki oksijen kana geçer. 760 mm cıvalık normal atmosferik basınç altında, plazmanın her mililitresinde 0,023 mililitre oksijen çözünür.Kandaki oksijenin, normal şartlarda çok büyük kısmı, kırmızı kürelerdeki (alyuvarlardaki) hemoglobin maddesi tarafından taşınır.
125-165 atmosferlik basınç altında, çelik silindirler içinde sıvılaştırılmış olarak bulunan saf oksijen, tıpta tedâvi maksadıyla kullanılmaktadır. Hastaya, burun deliklerine sokulan kateter veya yüz maskesi veya oksijen çadırı içinde uygulanmaktadır. Bunlar içinde en pratik olanı ilkidir. Bumetodla solunum havasındaki oksijen yoğunluğunu, yaklaşık olarak % 50’ye kadar çıkarmak mümkündür. Yüz maskesi, yüze sıkı oturan ve karbondioksidin atılmasına imkân veren tipte, % 100’e yaklaşan oranlarda oksijen verilmesini sağlayan bir âlettir. Oksijen çadırı, oksijenin çadır boşluğuna yüksek hızda verilmesini gerektirir ve israfa sebep olur.
Oksijenin en yaygın olarak kullanıldığı yer, kanda oksijen azalmasına (hipoksiye) yol açan hâllerdir.
Bunlar arasında akciğerle ilgili hastalıklar (akciğer fibrozisi, bebeklerde görülen zatürreler), kalp hastalıkları (mitral darlığı, mitral yetmezliği, kalp yetmezliğine bağlı akciğer ödemi, kalp krizi vb.), ağır anemiler sayılabilir.
Oksijen ayrıca anesteziyolojide, anastezik gazlarla karıştırılarak uygulanabilir. Barsak tıkanmasına ve mîde gevşekliğine bağlı karın şişkinliği, akciğerlerden birinin sönmesi, damarlarda hava tıkaçlarının olması durumlarında vücutta toplanmış havanın hacminin kısa zamanda azaltılması için, bir süre % 100 oksijen teneffüs ettirilir. Bu uygulama neticesinde, toplanmış havanın içindeki azot kana geçerek akciğerlerden atılır ve onun yerini oksijen alır. Solutma kesilince oksijen toplandığı yerden kolayca emilir ve şişkinlik veya diğer durumlar ortadan kaldırılır. Normal atmosferik basıncın ötesindeki basınçlarda ve bu işlem için yapılmış odalarda oksijen tatbikine “hiperbarik (yüksek basınçlı) oksijen uygulaması” denir. Bu durumda, kanda hemoglobin ile taşınan oksijen yoğunluğunda bir artış olmaz fakat, kanda çözünmüş olarak taşınan oksijen miktarı artar Hiperbarik oksijen genel veya lokal dolaşım yetmezliklerinde (kalp ve beyin damarlarının tıkanması, dolaşım şoku ve âni akciğer ödemi), gazlı gangrende, karbon monoksit zehirlenmesinde, ışın tedâvisinde kanser üzerine ışının tesirini arttırmak üzere kullanılmaktadır. Fakat bu uygulamanın bir takım tehlikeleri de vardır. Hiperbarik tedâvide oksijen zehirlenmesi daha kolay husûle gelebilir ve azot narkozuna yol açabilir.
Nefes darlığı hissedilen bir şahsa, dakikada 4-6 litre gidecek şekilde oksijen vermek yeterli olmaktadır.
Oksijen doğrudan doğruya verilirse, burun mukozasının kurumasına ve rahatsızlığa yol açar. Bunu önlemek için, oksijenin suyun içerisinden geçirilmesi sağlanmalı ve bu sûretle nemlendirilmelidir.
Oksijen tedâvisinin birtakım yan tesirleri de söz konusudur. Bunları şöylece sıralamak mümkündür:
Akciğer büzüşmesi: Oksijen tedâvisi sırasında, azot seviyesi azalan ve onun yerine oksijen ile dolan alveol bölgelerinde, bu bölgeye giden bronşun tıkanması hâlinde oksijen çabuk emilir ve lokal akciğer büzüşmesi (atelektazisi) meydana gelir.
Solunumun durması: Oksijenin fazla teneffüs ettirilmesi kısmî oksijen basıncını arttırarak, solunum merkezi üzerindeki kan gazlarının (bilhassa karbondioksidin) yaptığı refleks uyarıyı kaldırır ve solunumun durmasına yol açar.
Oksijen zehirlenmesi: Oksijen, özellikle solunum yolları ve santral sinir sistemi üzerinde etkilerini gösterir. Oksijen zehirlenmesinin; dokularda oksijen yoğunluğunun artması neticesi ortaya çıkan reaksiyonlardan meydana gelen oksijenli maddelere ve bunların hücreyi zedelemesine bağlı olduğu sanılmaktadır. Oksijen zehirlenmesinde burun tıkanıklığı, boğaz ağrısı, bronşit, akciğerlerde kanlanma, alveollerin iltihaplanması, atelaktazi, daha ağır durumlarda göğüste sıkıntı, uzuvlarda karıncalanma, bulantı, kusma, halsizlik, şuur kaybı ve havâleler görülür.
Tedâvide çok önemli bir yeri olan oksijenin tehlikelerini önlemek için, oksijen tedâvisinin rastgele değil, ancak gerekli olduğu zamanlarda ve bilgili kişilerin kontrol ve denetiminde uygulanması lâzımdır.