filmov
tv
jeon Jungkook ile hayal et |Patronun Seni Merdiven Boşluğunda Becerir| DEVAMI 3
![preview_player](https://i.ytimg.com/vi/-Ziy4uJNPE8/maxresdefault.jpg)
Показать описание
📍Jungkook ile hayal et 📍
Patronun Seni Merdiven Boşluğunda Becerir
ÖNEMLİ NOT📣
Kurgu kanalımda daha önce paylaştığım Patronun Seni Toplantı Odasında Becerir adlı seri kurgunun devamı niteliğindedir, Kurguyu okumayanlar için okumalarını tavsiye ederim, daha iyi anlayabilirsiniz.
🎈Kurgu bana aittir
🎈 Smut içerir
🎈 Kötülemek amaçlı asla yazılmamıştır
*HİKAYE*
*Jungkook'dan*
Tanrım. Hapı çok fena yuttum.
Otuz dakika önce uyandığımdan beri tavana bakıyordum. Beyin: alt üst. Aletim: sert.
Aslında yeniden sert.
Tavana doğru kaşlarımı çattım. O gece beni terk ettiğinden beri kaç kez mastürbasyon yaptıysam hiçbiri fayda etmedi, geçecek gibi değildi. Daha önceleri de böyle uyandığım oluyordu ama her ne kadar bunun mümkün olabileceğini düşünmesem de bu öncekilerden daha kötüydü. Çünkü bu defa neyin özlemini çektiğimi biliyordum. O ise benim boşalmama bile izin vermemişti.
Dokuz ay. Kahrolası dokuz ay boyunca sabahları kazık gibi uyanıp kendimi sıvazladım ve hiç istemediğim biri için bitmek bilmeyen fanteziler kurdum. Aslında bu o kadar da doğru değildi. Onu istiyordum. Onu görmüş olduğum tüm kadınlardan daha fazla istiyordum. Asıl sorun ise ondan aynı zamanda nefret ediyor oluşumdu.
Ve o da benden nefret ediyordu. Yani benden gerçekten nefret ediyordu. Otuz bir yaşıma kadar Bayan Kim gibi üstüme gelen biriyle hiç karşılaşmamıştım.
Onun adını duymak bile aletimin aniden kıpırdanmasına neden oluyordu. Kahrolası hain. Gözlerimi çadırı kurduğum yere diktim. Bu aptal uzantı beni baş etmek zorunda olduğum bir karmaşanın içine sokmuştu. Ellerimle yüzümü ovuşturdum ve doğruldum.
Neden onu pantolonumun içinde tutamamıştım ki? Neredeyse bir sene boyunca bununla başa çıkmıştım. İşe de yaramıştı. Mesafemi korumuş, ona patronluk taslamış, kahretsin, itiraf etmeliyim, piçlik bile yapmıştım. Ve sonra her şeyi kaybettim. Sessiz odada oturmak, her yanımı saran kokusu ve o kahrolası eteği, yüzümün önündeki kıçı yetmişti. Kendimi kaybetmiştim.
Onunla bir kez birlikte olsam hayal kırıklığına uğrayacağımdan ve ona olan arzumun son bulacağından emindim. Sonunda biraz huzura kavuşacaktım. Fakat geldiğim nokta buydu, yatağımda, sertleşmiş, sanki haftalardır boşalmamış gibiydim. Saate baktım, yalnızca dört saat geçmişti.
Hızlı bir duş aldım, geçen geceye dair ondan kalan herhangi bir izi yok etmek istercesine kendimi sertçe keseledim. Bu durum son bulacaktı, son bulmak zorundaydı. Jeon Jungkook abazan bir yeni yetme gibi davranmazdı ve ben kendi ofisimde kesinlikle aptalca şeyler yapmazdım. İhtiyacım olan son şey, her şeyi mahvedecek yapışkan bir kadındı. Bayan Kim’in üzerimdeki bu hâkimiyetine izin veremezdim.
Eksikliğini hissettiğim şeyin ne olduğunu bilmeden önce her şey çok daha iyiydi. Ne kadar berbat olursa olsun şu anki durum çok çok daha kötüydü.
O içeri girdiğinde ben ofisime doğru yönelmiştim. Dün gece buradan ayrılış şeklinden dolayı -kapıdan koşarak çıkmıştı- beni iki senaryodan birinin beklediğini biliyordum. Ya beni gözleriyle süzecek, geçen gecenin bir anlamı olduğunu, bizim bir anlamımız olduğunu düşünecekti. Ya da beni oyacaktı.
Yaptıklarımıza dair tek kelime duyulacak olursa işimi kaybetmekle kalmaz uğruna çalıştığım her şey ellerimden kayıp giderdi. Ancak ondan fazlasıyla nefret etmeme rağmen onun böyle bir şey yapacağını sanmıyordum. Eğer ona dair öğrendiğim bir şey varsa o da güvenilir ve sadık biri olduğuydu. Nefret dolu bir cadaloz olabilirdi ama beni aslanların önüne atabileceğini sanmıyordum. Kolejden beri Jeon Medya Grubu için çalışıyordu ve şirketin değerli bir parçası olmasının bir nedeni vardı. Şu anda diplomasını almasına yalnızca aylar vardı ve hazır olduğunda istediği işi seçebilecekti. Kendini riske atması mümkün değildi.
Ancak beni tamamen görmezden geleceğine bahse girebilirdim. Üzerinde diz üstü bir yağmurlukla içeri girdi. Altında her ne varsa onu saklıyordu fakat o muhteşem bacakları göstermekle olağanüstü bir iş başarmıştı.
Kahretsin... eğer o ayakkabıları giydiyse, büyük ihtimalle... Hayır, sakın o elbise olmasın. Lütfen, Tanrı aşkına, o elbise olmasın. Bugün böyle bir şeye karşı koyacak iradem olmadığını adım gibi biliyordum.
Ceketini dolabına asıp masasına geçerken onu süzdüm.
İnanılacak gibi değildi, bu kadın gerçekten de bütün dünyadaki en büyük baştan çıkarıcıydı.
Beyaz elbisesini giymişti. Boynunun ve köprücük kemiklerinin üzerindeki pürüzsüz ve yumuşak tenini ortaya çıkaran, o muhteşem göğüslerinin üzerine kusursuzca sarkan, geniş yakalı o beyaz elbise benim var oluşumun felaketi, lezzetli bir pakete sarılmış cennetim ve cehennemimdi.
Eteğin kıvrımları dizlerinin hemen altına düşüyordu ve gördüğüm en seksi şeydi. Herhangi bir şekilde kışkırtıcı değildi fakat kesimine ve o kahrolası bakir beyazlığa dair beni bütün gün sertleşmiş vaziyette tutan bir şeyler vardı. Ayrıca o elbiseyi her giydiğinde saçlarını açık bırakıyordu. Tekrarlayan fantezilerimden biri de saçındaki kahrolası tokaları çıkarmak, saçından bir tutam kavrayıp onu becermekti.
Yorumlara📍
Patronun Seni Merdiven Boşluğunda Becerir
ÖNEMLİ NOT📣
Kurgu kanalımda daha önce paylaştığım Patronun Seni Toplantı Odasında Becerir adlı seri kurgunun devamı niteliğindedir, Kurguyu okumayanlar için okumalarını tavsiye ederim, daha iyi anlayabilirsiniz.
🎈Kurgu bana aittir
🎈 Smut içerir
🎈 Kötülemek amaçlı asla yazılmamıştır
*HİKAYE*
*Jungkook'dan*
Tanrım. Hapı çok fena yuttum.
Otuz dakika önce uyandığımdan beri tavana bakıyordum. Beyin: alt üst. Aletim: sert.
Aslında yeniden sert.
Tavana doğru kaşlarımı çattım. O gece beni terk ettiğinden beri kaç kez mastürbasyon yaptıysam hiçbiri fayda etmedi, geçecek gibi değildi. Daha önceleri de böyle uyandığım oluyordu ama her ne kadar bunun mümkün olabileceğini düşünmesem de bu öncekilerden daha kötüydü. Çünkü bu defa neyin özlemini çektiğimi biliyordum. O ise benim boşalmama bile izin vermemişti.
Dokuz ay. Kahrolası dokuz ay boyunca sabahları kazık gibi uyanıp kendimi sıvazladım ve hiç istemediğim biri için bitmek bilmeyen fanteziler kurdum. Aslında bu o kadar da doğru değildi. Onu istiyordum. Onu görmüş olduğum tüm kadınlardan daha fazla istiyordum. Asıl sorun ise ondan aynı zamanda nefret ediyor oluşumdu.
Ve o da benden nefret ediyordu. Yani benden gerçekten nefret ediyordu. Otuz bir yaşıma kadar Bayan Kim gibi üstüme gelen biriyle hiç karşılaşmamıştım.
Onun adını duymak bile aletimin aniden kıpırdanmasına neden oluyordu. Kahrolası hain. Gözlerimi çadırı kurduğum yere diktim. Bu aptal uzantı beni baş etmek zorunda olduğum bir karmaşanın içine sokmuştu. Ellerimle yüzümü ovuşturdum ve doğruldum.
Neden onu pantolonumun içinde tutamamıştım ki? Neredeyse bir sene boyunca bununla başa çıkmıştım. İşe de yaramıştı. Mesafemi korumuş, ona patronluk taslamış, kahretsin, itiraf etmeliyim, piçlik bile yapmıştım. Ve sonra her şeyi kaybettim. Sessiz odada oturmak, her yanımı saran kokusu ve o kahrolası eteği, yüzümün önündeki kıçı yetmişti. Kendimi kaybetmiştim.
Onunla bir kez birlikte olsam hayal kırıklığına uğrayacağımdan ve ona olan arzumun son bulacağından emindim. Sonunda biraz huzura kavuşacaktım. Fakat geldiğim nokta buydu, yatağımda, sertleşmiş, sanki haftalardır boşalmamış gibiydim. Saate baktım, yalnızca dört saat geçmişti.
Hızlı bir duş aldım, geçen geceye dair ondan kalan herhangi bir izi yok etmek istercesine kendimi sertçe keseledim. Bu durum son bulacaktı, son bulmak zorundaydı. Jeon Jungkook abazan bir yeni yetme gibi davranmazdı ve ben kendi ofisimde kesinlikle aptalca şeyler yapmazdım. İhtiyacım olan son şey, her şeyi mahvedecek yapışkan bir kadındı. Bayan Kim’in üzerimdeki bu hâkimiyetine izin veremezdim.
Eksikliğini hissettiğim şeyin ne olduğunu bilmeden önce her şey çok daha iyiydi. Ne kadar berbat olursa olsun şu anki durum çok çok daha kötüydü.
O içeri girdiğinde ben ofisime doğru yönelmiştim. Dün gece buradan ayrılış şeklinden dolayı -kapıdan koşarak çıkmıştı- beni iki senaryodan birinin beklediğini biliyordum. Ya beni gözleriyle süzecek, geçen gecenin bir anlamı olduğunu, bizim bir anlamımız olduğunu düşünecekti. Ya da beni oyacaktı.
Yaptıklarımıza dair tek kelime duyulacak olursa işimi kaybetmekle kalmaz uğruna çalıştığım her şey ellerimden kayıp giderdi. Ancak ondan fazlasıyla nefret etmeme rağmen onun böyle bir şey yapacağını sanmıyordum. Eğer ona dair öğrendiğim bir şey varsa o da güvenilir ve sadık biri olduğuydu. Nefret dolu bir cadaloz olabilirdi ama beni aslanların önüne atabileceğini sanmıyordum. Kolejden beri Jeon Medya Grubu için çalışıyordu ve şirketin değerli bir parçası olmasının bir nedeni vardı. Şu anda diplomasını almasına yalnızca aylar vardı ve hazır olduğunda istediği işi seçebilecekti. Kendini riske atması mümkün değildi.
Ancak beni tamamen görmezden geleceğine bahse girebilirdim. Üzerinde diz üstü bir yağmurlukla içeri girdi. Altında her ne varsa onu saklıyordu fakat o muhteşem bacakları göstermekle olağanüstü bir iş başarmıştı.
Kahretsin... eğer o ayakkabıları giydiyse, büyük ihtimalle... Hayır, sakın o elbise olmasın. Lütfen, Tanrı aşkına, o elbise olmasın. Bugün böyle bir şeye karşı koyacak iradem olmadığını adım gibi biliyordum.
Ceketini dolabına asıp masasına geçerken onu süzdüm.
İnanılacak gibi değildi, bu kadın gerçekten de bütün dünyadaki en büyük baştan çıkarıcıydı.
Beyaz elbisesini giymişti. Boynunun ve köprücük kemiklerinin üzerindeki pürüzsüz ve yumuşak tenini ortaya çıkaran, o muhteşem göğüslerinin üzerine kusursuzca sarkan, geniş yakalı o beyaz elbise benim var oluşumun felaketi, lezzetli bir pakete sarılmış cennetim ve cehennemimdi.
Eteğin kıvrımları dizlerinin hemen altına düşüyordu ve gördüğüm en seksi şeydi. Herhangi bir şekilde kışkırtıcı değildi fakat kesimine ve o kahrolası bakir beyazlığa dair beni bütün gün sertleşmiş vaziyette tutan bir şeyler vardı. Ayrıca o elbiseyi her giydiğinde saçlarını açık bırakıyordu. Tekrarlayan fantezilerimden biri de saçındaki kahrolası tokaları çıkarmak, saçından bir tutam kavrayıp onu becermekti.
Yorumlara📍
Комментарии